adını sen koy

entry192 galeri video5
    36.
  1. net bir şekilde kötü vakit geçirdiğim ve çok kısa zaman sonra hakkında neredeyse hiçbirşey hatırlamayacağımdan uzatmadan nedenlerini sıralamak istiyorum...

    ---------------spoiler---------------------

    can karakteri her anlamda dörtdörtlük, kızların hasta olacağı bir tip. adamın eli yüzü düzgün, zengin, iyi bir okul bitirmiş ve babasının şirketinin işlerini yürütüyor (yani sorumsuz değil), ince ruhlu (kıza porsuk çayının yanında yaptığı sürpriz, kızın çocukluk hayali köy evini yaptırması vb.), zamanında çapkın ama kıza sırılsıklam aşık olup sadık bi adam olmuş (kızların en çok hoşuna giden şeylerden biri de bu herhalde). bunun yanında ilişki başlayalı daha 6 ay bile olmamış ve evlilik kararı alındığına göre kız da adama sırılsıklam aşık. herşey güzel. bu noktada can'ın en yakın arkadaşı geliyor almanyadan nikah şahitliği için. bu adamın adı da ılgaz. ılgaz sıkıcı, bunalım, konuşmayan, konuşurken adamın gözlerine bakmayan silik bir tip. bu adamın abisi de deli. saçmalıklar burada başlıyor. ulan her anası babası ölen (abi arabayı kullanırken gerçekleşen bir trafik kazasında da olsa) çocuk bunlar kadar fıttırır mı? hadi bunu abi kardeşin çıkış noktası olarak kabul ettik, benimsedik, filmi izlemeye devam ettik. ılgaz konuşmamaya, ota böceğe bakmaya devam etmektedir, arkadaşının nişanlısıyla tanışmış ve kızı sallamamıştır filan, hatta kızın incelik olsun diye hediye verdiği satranç takımını geri gönderiyor. adam bunalım bir tip olduğundan sineye çekiyoruz bunları da. ama sonra bilgisayarını açıyor ve o da nesi, elemanın masaüstünde arkadaşının nişanlısının fotoğrafı. can, arkadaşına abi bak benim nişanlım bu diye fotoğraflarını gönderiyor ve ılgaz denen bunalım fotoğrafa aşık oluyor. sen madem böyle bir halt ettin, kalbine dur diyemedin (fotoğraftaki nişanlıya aşık olarak ki saçma), ama en yakın arkadaşına da çok değer veriyorsun, gelme kardeşim ozaman düğüne filan, bir bahane bul. neyse geldin diyelim ve zaten kıza da açılmıcaktın ama deli abi çıktı piyasaya ve kıza, ılgaz seni seviyo, sen de onu sev yiyişin filan diyor. yahu bu kız nasıl bir kız ki bu deli abinin sözünü ciddiye alıp, hiçbir çekici yönü olmayan ılgaza tav oluyor ve 6 ay önce tanışıp aşık olduğu evlenmek üzere olduğu ideal adamı (can) unutuyor birden. ılgaz bunun yüzüne seni seviyorum, ben seni fotoğrafından sevdim dese kız dünyaları unutacak, kaçıp gidecek almanya'ya beraberce. bu ne beeeee. sonunda da ılgaz babasının, anasına fatmam fatmam diyerek yazdığı mektupları kıza gönderiyor, ismini vermeden ve kız kimden geldiğini bilmeden bu mektupları okuyor herşeyi anlıyor olmalı ki duygusal müzik eşliğinde ağlıyor. herhalde telepati yöntemiyle anlaşıyorlardı.

    genellenirse, hiçbir karakterin derinine inilmemiş, hikayeleri anlatılmamış, ilişkilerin ruh hali iyi aktarılamamış ve bir aşk filminde aşk işlenememiş. oyunculuk açısından da ahmet mümtaz taylan hariç takdir edilecek kimse yoktu.

    ---------------spoiler---------------------

    türk sinemasına destek vermiş olduk, para verdik o oldu...
    0 ...