uslu durmuyor ki bu kalbim, ya alıp gözlerimi götürüyor
yada ellerimi baska ellerde unutuyor. toparlayamadığım bedenim
dağılmış ama bir tek yol gözlüyor. yolun sonu mu başlangıç, yoksa
başlangıcımı bir son?
bilinmeyen bir denklem gibi çözemiyor hiç kimse çarpabilsede,
iki kere ikiyi.
onlar çözmek için çarpa dursun iki kere ikiyi, biz çarpalım
bira şişelerini. içelim yine o yol kenarında seyrederken mavinin
denizini.
yok yok sensz çabuk devriliyor içki şişeleri. birini açıp,
izlerken aklımda ki seyrini
bir bakmışım ki çoktan çarpılmış iki kere iki. 4 olmuş bizim
mavinin seyrindeki açılmış
bira şişeleri.uçurumdan yuvarlanıyor bira şişeleri.
biri hızlı bir tekme savurmuş büyük bir hırsla sanki. deli
gibi yuvarlanırken mutlulardı,
kayalarda kırılmadan düşselerdi olucaktı belki mutlu bir
son onlar için mavinin denizinde
izlerken senin seyrini. ama iyi bilmedikleri. hırslı tekmenin
senin seyrinin değil senin
oraya dikilmiş gerçek bedeninin attığını. tıpkı sana
koştuğumu sanarken seyrine dalmş
çoştururken kalbmi, arkamdan hırslı attığın tekme gibi...
sen artık düşünme beni .
bira şişeleri gibi olucak sonunum belli. ben buldum hayat felsefemi
bu hayatta iki kere iki dört etti.