6 aralık 2009 tarihli programı epey zorlama yapılmış gibi durmakla beraber, okan bayülgen'in artık saatleri doldurmak için enteresan işlere giriştiğini gözümüze sokmuştur. öncelikle şu sirk elemanlarının şovu ve şu hollandalı kızların performansı o kadar gereksizdi ki... mahmut tuncer'li kısımlar ve klasik yöresel şarkıcı/türkücüyle taşak geçme ritüeli epey yormaya başladı. bunları geçtim beni epey düşündüren ise milli yüzücü derya büyükuncu'nun lafları oldu;
arkadaş kendi içinde yarattığı efsaneden falan bahsetti, sorun da orada işte; bir efsane varsa o da sadece kendi içinde duruyor, henüz dışarıya çıktığını göremedik, 1992'den beri aralıksız olimpiyatlara katılıp da yanlışım yoksa tamamında ilk eleme turlarında saf dışı kalan bu arkadaşımız nasıl bir psikolojiyle seyircilere karşı "benim başarılarımı takip edenleriniz vardır" gibisinden bir cümle kurabildi? anlamsız. ayrıca kendisini yıllarca olimpiyatlarda gözlüklü ve kırmızı boleli haliyle ve ekranlara yansıtılan sıralama sonuçlarında sadece adıyla gördükten sonra simasını da görmüş olduk, görmez olaydık, tam bir aforizma delisiymiş. bir de milli yüzme takımındaki sarışın ve renkli gözlü kızcağız pek bir şirin duruyor ve konuşuyor.
okan bayülgen'in programlarını genel olarak seven biri olarak bugünkü bölümün epey gereksiz olduğunu da belirtmemiz gerek. ya bu adam miadini dolduruyor, ya gelen konuklardan adam gibi randıman alınamıyor, ya da biz gitgide odunlaşıyoruz. şu anda luxus falan gidiyor, hadi bakalım...