ferhat göçer' in yeni çalışması. "dön diyemedim episode 2". ehehe, bazen kendi kendime soruyorum, senin hiç mi tasan yok kendi kendine anlamsız başlıklar açıp iki saat tanım kasıyorsun yengecim?
küçük şehirlerde minibüslerde muavin olur. muavinlerin de, puştluğun en ince ayrıntısına işleyip ruhuna yedirmişleri oluyor bazı bazı. minibüste gözüne kestirdi mi bir ahuyu, "durakta inecem" dediğin an gözünün içine nemli nemli baka baka şoföre bakıp "abi hanımefendiyi durakta indir" der. genco kapıyı açar, çantalarını taşımana yardım eder. bilumum yazılma hareketlerını yapar bu evrede.
he işte bı de bunların para ustu almayan var mı sorusuna ben dıyemeyen malları doğuştan hıssedebılme ozelliği vardır. genetik kodlanmaları böyle, değiştiremezsin. üstüne üstüne gıder bu malların
(benım o mal)
5 tl verirsin muavin sorar, ses edemezsin; gözünün içine baka baka sorar; gözgöze gelirsin, o kelime çıkamaz kat'a. bi ben diyemezsin (dön diyemedim repeat track)
arabadan kös kös inersin. gözüne şey ilişir: arabaların arkasına konulan el sallayan bir obje vardır ya: şoförün tuttuğu takımın renginde olur, bir nevi arabaların arkasına konulan sallabaş köpek biblosunun atası hani. sen arabadan inip öylecene bakarken 5 TL' para üstüne ve muavine ferhat göçer romantikliğinde "saçmalama ne olur" dercesine bakarsın *