seni sevmek

entry120 galeri
    5.
  1. Seni sevmek, bir sıra önden izlemek tiyatroyu. Sahne arkasında olup seni düşünmek, sahne önünde olup sana bürünmek. Yani ikili oynamak bu zamansız sevda oyununu.
    Aşk, belki bir anlık, belki zamana dağınık. Bölük pörçük anılarla saklanmış, birkaç taze acıyla yasaklanmış bir kalbin öyküsü aşk. Çocuk oyuncağı dertlerin devleştiği, imalı bakışların cüceleştiği bir masaldan alınmış bir sayfa. Rüzgarla gelen nemli bir yaprağın yağmura yenik düşmeden havada durmak için verdiği uğraş aşk. Hiç bitmesin dediğin çılgın zamanların ortak paydası, genelliğin içinde yakaladığın öznelliğe düşen pay aşk.
    Birikmiş küçük değerlerin tortusu geciktirilen sevgiler. Giden sevgilinin ardından söylenen üç küçük cümle. Son anda yakalanmış ama paylaşılamamış on dakika ve bu on dakikaya sığdırılmış tonlarca duygu sevgi. Nefretin bile temeli, duyguların en yücesi. Delicesine tavır koyabilmek gerektiğinde, yeri geldiğinde sarılabilmek sevdiğinin gözyaşlarına.
    Acının denizlerinde ateşler yakmak, sevginin dehlizlerinde sonsuza yürümek aşkla sevginin bileşkesi. Formüllere sığmayan duyguların bir martı sesine dönüşmesi, günü gelince giden sevginin ardından bağırılışı hırçın dalgaların üzerinde.
    Ölümün apansızlığının bile bu bileşkenin önüne geçememesi bağlılık. Onun dokunmaya kıyamadığın kirpiklerinde, bakmaya doyamadığın gözlerinde, derinlerde gizli.
    Hayalet duyguların kol gezdiği, sahte duyguların bedenlere kolayca yerleştiği bu kirlenmiş hayatta, körken görebilmek, sağırken duyabilmek, dilsizken konuşabilmek seni sevmek. Yerçekimine karşı gelmek, mezar bekçisine kafa tutabilmek seni sevmek.
    Hayat denen bu siyah beyaz filmi bir sıra önden izlemek seni sevmek.
    0 ...