sabır

entry247 galeri video1
    63.
  1. uzun yıllardan beri kendimde olduğunu hissettiğim soyutluk..

    çeyrek asır boyunca vardı belki de.. hep yanımdaydı..bir saniyeliğine de olsa yanımdan uzaklaşsa herhalde şu an bu satırları yazmak yerine deliler hastanesine benzer bir yerde kafamı duvarlara vura vura hayatıma son vermeye çabalıyor olurdum.

    ilkokul yıllarımı pek hatırlamam. hatırlarım da hatırlamak istemem. üniversite yıllarım kadar çok etkisi yoktur bende.. belki de o yüzden aklımdan çıkıp gitmiş bütün ilkokul anılarım.. sabretmeye pek gerek yoktu bu anlarda..5 dersin ardından eve dönüş ve akabinde verilen ödevleri yapmayla geçti.. sınavlar test olurdu.. basit gibi..belki o zaman zekayı fazla zorlamıyorduk..

    ortaokul ve lise yılları zordu..sınavlara çalışırken binbir zorluk çekerdik..dolmuşa binecek yol parasının olmadığı yağmurlu günlerde 'yağmurlu bir günde görmüştüm seni..' ile başlayan tezahüratın ne kadar uyumlu olacağını bilmeden yürür, ıslak monttan kurtulup sobanın arkasında elleri ovuşturmanın mutluluğunu yaşardık..

    derken öss geldi. 1 senelik bir çalışma maratonu..sonucu sadece 3 saatte belli oluyordu.. sabrettik çalıştık, elektrik kesildi..mum ışığında çalıştık. öğretmen azarladı derste konuştuk diye..sineye çektik, çalıştık..sabrettik.. sonunda kazandık..

    üniversite yılları daha zorlu, acı vericiydi.. geri ödemeli olduğu için ilk sene başvurulmayan kredilerin yokluğundaki en uzun seyahatler, okul-yurt arasındaki tekrarlı seyahatlerdi. başka yer bilemedik, kültür edinemedik.. sorana 'dersler zor, vakit yok gezmeye' der, yalan söylemeyi de öğrenirdik.. keşke insanlar yalancı olmasa ama en dürüstümüz bile mutlaka yalan söylemiştir. beyaz yalan dediklerimizden değil, gayet okkalı yalanlar..hayat öğretiyor işte..her ay evden, babadan para beklerdik.. acaba 'az mı gelecek, yoksa fazla mı?' diye düşünerek stres denizlerinde yüzmeyi öğrendik..gelen parayla da 30 gün idare etmeyi...

    ilk platonik aşk var bir de.. çok güzel bir arkadaşlığı bozmamak amacıyla aşkını dile getirmemek için susup sabretmeyi öğrendik..ama bir gün oldu, yürek dayanamadı söyledi.. 'seni çok seviyorum.' 3 kelime 7 hece..'3 hece 8 harf'ten biraz farklı gibi gözükse de ikise de karşılıksız sevgiyi ifade eder.. peki '3 hece 8 harf' deyince ne oldu? hayır arkadaşlık bozulmadı..karşıdaki olgun biriydi çünkü..belki o da arkadaşlığı seviyordu ve sabretmişti..

    okul bitti bir süre sonra.. şınav vaziyeti alıp sabrın sınırlarının zorlandığı askerlik geldi.. maaşlıydı ama günde 15 saat çalışırdık..iş icabı..vatan hizmeti..her gün düğün yapılan bir yerde, her gün aynı müzikleri dinleyip içerden 'yeter artık' diye bağırmak isteyen ses tellerini susturmak öğrenildi.. 'yeter demirören' derken bile aynı sabrı gösterdik..

    derken..askerlik de bitti..biriktirilen 3-5 kuruş para, 1 sene boyunca işsiz babanın yerine eve bakmayı öğretti..sabırla ve ses çıkarmadan..bu arada iş arandı ama bulunamadı..

    'hayatta her şeyin karşılık olması' gibi bir kural varsa eğer, o kural artık ihlal edilmiştir. sabrın karşılığı ne olmalı? şekersiz içmek zorunda kaldığın çay mı, yoksa eskidiği için ekranı gözükmeyen ama çalışan telefonundan hızlı aramada 6. tuşa kaydettiğin, belki de en mükemmel arkadaşının sesini duymak mı? ya da belki...*
    (bkz: siyah ulan)
    peki ya beyaz nerede? *
    1 ...