allah katında geçerli tek dil olan, cennet ehlinin dili arapçayı hakkını vererek öğrenmeden, suni, nakdi ve fani nedenlerle tarih boyunca düşmanımız olan küfür milletlerinin dillerini ezberleme ve kullanma arayışı ve yarışı içerisinde olan müslüman türktür. bugün bu bahsi geçen gençler, henüz imam-ı rabbani'yi *, imam-ı azam ebu hanife'yi*, imam-ı ahmed bin hanbel'i * tanımadan, daha birçok islam aliminin adını dahi bilmeden, her ne edebi eserleri olmuş olursa olsun islam karşısında savaşarak hayatını bitirmiş ve uzun yıllar şanlı ecdadımızın onursuz savaş esirleri olarak kadırgalarımızda kürek mahkumu olmuş kafirler olan miguel cervantes, william shakespeare gibi soysuzları okuyarak dimağlarını, bugünlerini ve dahi geleceklerini kirletmektedirler.
tabii ki de ilim çinde dahi olsa gidilip alınacaktır. mutlak suretle hangi dil sermayeye, güce dönüştürülebilecekse o öğrenilecek, bunun için çalışılacaktır. bunun aksini iddia etmek dahi hayasızlıktır. ama anlatılmak istenilen konu, islam üzere kullanılmayan sermayeye de, yaptırım gücüne de, nüfuza da lanet olsundur ve allahın izniyle her daim olmuştur da.
belki de tarihin hiçbir döneminde hiçbir jenerasyona düşmeyen görev bugünün anne ve babalarına düşmüş, çocuklarını kurulmak istenen ve hatta büyük ölçüde kurulmuş eğitim sisteminden korumaları derhal uzaklaştırmaları gerekmiştir. aksi takdirde tarihini, dinini, ecdadının neye benzediğini ve hatta dilini unutmuş tabiri caizse soysuz nesil geleceğin yöneticileri olarak bizleri beklemektedir.
çok küçük yaşta allahın hak kitabı olan kur'an'ın dilini öğrenip kavrayan, eğitimini, aile terbiyesini, namazını, niyazını islama göre alan çocuğun öğreneceği ingilizce veya fransızca ile, sırf kur'an öğrenemesin diye daha 5 yaşında kendisine yutturulan 8 yıllık kesintisiz eğitim zokasını yutmuş ve liseyi de kilise vakflarından birinin lisesinde okumuş gencin öğreneceği yabancı dilden aynı hayrı beklemek en basit tanım ile saflık olur.
sonuç olarak da şu anda nükleer teknolojiye erişmiş sözde müslüman ülkeler gibi elinde yüzlerce silah olur ama islam üzere kullanamazsın, yerin yüzlerce metre altındaki en bilinmedik madeni çıkaracak edevatı icad edersin ve çıkarırsın gavur kafana vurup üç kuruşa çıkardığını satın alır ortada kalırsın veya akla hayale gelmeyecek tekstil, matbaa, sanayi makinaları icad edecek mühendisler yetiştirirsin, onlar da ya faili meçhul cinayetlere kurban gider ya da başka ülkenin vatandaşı olur, oldurulurlar.
bu bağlamda üzerimize düşen vazifeyi iyice etüt etmeli ve onun bunun uydurma hikayelerine inanmadan kimin dost kimin düşman olduğunu öğrenmeli, öğreneceğimiz dili de bunun üzerine katmalıyız. ki sonucunda da küfür milletleri bizim madenimizi, icadımızı, makinalarımızı, mühendislerimizi değil çok afedersiniz babayı alabilsinler.
