son yıllarda şehir büyüklüğünün içindeki insan sayısıyla ters orantılı gittiği il. zaten küçük, sanayi kenti diye göç aldıkça alıyor. seneler önce trafik diye birşey bilmezdim ben. onu da gördük malesef. bir de sanki herşeyimiz tammış gibi tek eksiğimiz olan 3 tane boğaz köprüsü vari köprülerimiz oldu sağolsunlar. trafiğin de iyice içine edildi. durak tanımımız kayboldu. niye bu kadar sinirliyim? çünkü hergün aynı yolları gidip gelen, trafiğe maruz kalan benim gibi onlarca insan var. hayır biz alışık değiliz böyle şeylere ve istemiyoruz. burası istanbul değil.
son zamanların en gözde mekanı seka park, kağıt fabrikasının yıkılmasıyla üstüne kurulmuştur. bütün o lastik fabrikaları bırakılmış, gidilmiş kağıt fabrikası yıkılmış, en azından bir katkı sağlıyor diye severek benimsediğimiz fabrika da yok olmuştur. madem yıktın kalıntılarını da kaldır be adamlar. tarihi anı diye mi saklıyorsun fabrikanın kalıntılarını?