uzun yıllardır gözlemlediğim ama sebebini bir türlü anlayamadığım durumdur. dört yıl boyunca yurtlarda kaldığım için bütün yurt müdürlerinin ve cemaat abilerinin altlarında birer adet lüks araba olduğunu iyi biliyorum. e şimdi diyeceksiniz "ne olmuş, olamaz mı?" olabilir tabiki. ama benim kastettiğim arabalar kişinin şahsine ait değil yurtların demirbaş listesine kayıtlı. yani müslümanlardan toplanan paralarla alınan arabalar.
lafa gelince dört dörtlük müslüman olan bu abiler keyiflerinden hiç taviz vermezler, illa binerler lüks arabaya. hatta kendi şahıslarına ait arabayı evde bırakıp yurt arabasını kullanırlar. nasılsa yardım bol, müslüman halk veriyor benzin parasını. bu abiler yurtlara denetime geldikleri zaman cumhurbaşkanı gibi karşılanırlar, en güzel bakımdan geçirilirler. zaten hepsinin göbeği fıçı gibi olmuştur yemekten.
bir abi ne yapar, ne eder hep beraber maddeleyelim.
- öncelikle kendi yurdunda canı sıkıllır bir yerlere denetime gidiyorum der başlar hazırlığa.
- atlar lüks arabasına, yanına da iki üç tane yakışıklı yurt görevlisi alır koyulur yola.
- gittiği yurtta krallar gibi karşılanır.
- öncelikle yemek yer. yemek bin bir çeşittir. taze ekmek *, et tava, çorba, tatlı, muz vs.
- yemekten sonra hoca hazretlerine çay servisi ikram edillir.
- çaydan sonra hoca efendi talebeleri toplar, müslümanlıktan bahseder, dünyadaki aç insanların halinden bahseder, peygamberimizin örnek hayatından bahseder.
ya işte değerli müslümanlar böyle bunlar. sen tarlada çalışırken gelirler alırlar bir torba buğdayını sonra giderler lüks arabalarla gezerler. sen hiç lüks arabaya bindin mi saf müslüman kardeşim?
