yıllarca aynı koridorlarda dolaştığın, aynı anfilerde derse girdiğin ama her nasılsa bir türlü rastlaşamadığın bir insanla okul bitip aradan neredeyse 1 sene geçtikten sonra hiç beklemediğin bir şekilde tanışıverirsin. bakışlarından anlarsın, hatta sana kafasını inceden yana doğru eğip selam verdiğinde fark edersin ki aslında üniversite zamanlarında sen onun dikkatini çekmişsindir. o ufacık selamlaşma sıcak bir sohbete dönüşür , ve o sıcacık sohbet zamanla bir ilişkiye doğru evrilir usulca,çaktırmadan.
geçen 5 yıl boyunca hayal kırıklıklarının başkenti olan istanbulda hiç bulamadıklarını bulursun onda. ama o kadar çok parçalanmışsındır ki ona söylemeyezsin onun hakkında hissettiklerini. kafanın içinde çevirir, kırk tane tilkinin kuyruklarını özenle birbirlerinden uzak tutarsın. e söylesene be adam? hayır olmuyor söyleyemiyorum der içinden bir şeyler ; tahmin edemeyeceğin kadar korkuyorum. ve güvenli ama uzun olan yolu seçersin pek de farkında olmadan ,yavaş yavaş dersin içinden.
ama zaman yok işte. bir gün bu gerçeğin farkına varırsın. o yalovadadır sen istanbulda. yakın değil mi?
hayır değil.
bu yaşında gelecek hayalleri için ailesinin yanında yaşamayı seçmiştir bir süreliğine ve sen bunu anlayışla karşılayıp dert etmiyorsundur. çünkü o şartları yaratan hayalleri görmezden geliyorsundur. bir gün sabah uyanırsın. onun o güzel sesi cıvıl cıvıl her zamanki gibi telefonun öbür ucunda:
- sevgilim,sevgilim,sevgilim!!! ön kabul aldım antalyadan, sadece ingilizce sınavı kaldı. geçtiğim gibi 1 yıl antalyada , bir yıl hamburg' da yüksek lisans yapacağım!!!
boğazına düğümlenenlerden kendini sıyırıp sevincine ortak olmaya çalışırsın. çünkü sevmek fedakarlık yapmayı gerektirir bazen, bencil olmamayı. ama daha yeni yeni tanıyorsunuzdur birbirinizi, her ne kadar onun "o " kişi olacağından emin olsan bile bunu gerçekleştirebilecek kadar zamanınız yoktur. ne olduğunu anlayamadan dengeniz bozulmaya başlar, ve tabi ki ilişkinin dengesi de sizinkiyle beraber.
ellerinin arasından kayıp gideni tutmaya çalıştıkça daha da kötüye gider her şey. önce bir süre görüşmeme kararı alırsınız, kendinle başbaşa geçen 1 haftadan sonra 2 tarafın da aklına yerleşen tek düşünce şartlardır.
maalesef yanlış yer , yanlış zaman.
peki ne yapmalı?
çekilmeli. insan gibi, adam gibi, severken de çekilmeyi bilmeli.
çekilirsin, ağlaya ağlaya ayrılırsınız...
severek ayrılmak, hayata lanet etme sebeplerinden bir tanesidir.