karma derdinde olduğumuzda özgerçeklerimizi yansıtamayız çoğu zaman; ve sırf karma için burdaysak biz; yazarlığın değerli bir şey olduğuna inanmışızdır bir kere; çoğunlukla büyük bir tutkuyla sarılmış; yazarken tat almasak bile takur tukur karalarken böyle durumlarda ezbercilikten öteye gitmese de bırakmayız... oysa ki yazar aslında; tepeden düşen taş gibi, esmekten başka bir şeyi olmayan rüzgar gibi, düz yolda yuvarlanan tekerlek gibi, akan su, çöken sis, parlayan güneş gibi olmalıdır. ödev gibi zorlamayla değil; kendiliğinden ve ödül için değil; gerçek... özden, yani içinden geldiği gibi yazmalıdır.