katılım listesinde 41 kişi görülen, fakat ekranda toplamda 20-25 kişiyi izleyebildiğimiz zirve olmuştur.
ayrıca disko kralı gibi önemli bir programda söz almaktan mütevellit yargılanan, hakkında entryler girilen, hatta yer yer suçlanan yazarlara da sahip bir zirve olmuştur. cumartesi gecesinden beri konuşulmakta, ardından yazılıp çizilmektedir. belki de daha günlerce sol framede takip edilebilir. yankıları daha ne kadar uzun sürer, bilinmez. bu açıdan da önemli bir başarıyı yakalamış sayılabilir, zira hakkında bu kadar çok * yorum yapılan ender zirvelerden biri olmuştur.
bu zirveyle ilgili akılda kalan sorular ise şu şekildedir:
1- zirveye katılan * sözlüğün medar-ı iftiharları neden söz almamıştır?
2- female demon, bgielle, roketatar ramazan ve cheapdeath konuşurken diğer sözlük yazarları neden hep başka taraflara bakmaktadır, hatta bir kısmı "s.çtık hacı" dercesine neden yüzünü gizlemektedir?
3- uludağ sözlük'te entelektüellik ne anlama gelmektedir?
son soruya ilişkin bir kaç hafta önce yaşadıklarımızı anlatmak isterim.
bir süre önce sözlükte farklı konseptleri olan zirveler açma girişiminde bulunduk, hatta açtık da. (bkz: efes pilsen blues festival zirvesi) amacımız değişik etkinlikler etrafında toparlanabilmek ve bu etkinlikler sayesinde sosyalleşebilmekti. bu zincirin ilk halkası da blues festivaliydi. esasında bir çeşit denemeydi bu bizler için. zira bursa'daki sözlük yazarları sürekli aynı mekanlarda toplanıyor, çok da güzel olmasına karşın genelde aynı muhabbetleri yapıyorlardı. aynı yüzler ve mekanlar bir süre sonra ister istemez bıkkınlık veriyor ve sıkıyordu. halbuki vizyonumuzu biraz daha genişletecek etkinliklere hep beraber katılmak bizi hem bu tekdüzelikten uzaklaştırır, hem de yeni zirveler için heyecanımızı arttırdı. zira sözlükte yazan adam monotondan kaçan, yaratıcı ve belli bir bilgi birikimine sahip adamdı. * yoldan geçen insandan farklıydı, türkiye'nin önde gelen sözlüklerinden birinde yazardı lan işte.
katılımcı sayısının fazla olmayacağını zirveyi açarken de tahmin etmiştik. çünkü blues büyük kitlelere hitap eden bir müzik türü değildi ve bizim de o büyük kitlelerle işimiz yoktu zaten. amma ve lakin zirveyi açar açmaz aldığımız tepkiler bir sözlük açısından düşünüldüğünde ilginç tanımlamasına yakışacak kadar garip oldu: (#6287801) ve (#6421155) gibi.
hatta bu tepkilere ilişkin * savunmalarda bile bulunduk: (#6304380) halbuki burası en ünlü sözlük klonlarından biriydi ve bu tip bir tartışmanın dönmesi gereken son yerlerden biriydi belki de. duvar dibinde çekirdek çitleyen tiplerden duyabileceğiniz sözleri * sözlük yazarlarından duymak, bunları entry olarak okumak acı vericiydi, hatta nedeninin sorgulanması bile gerekirdi.
o vakit yukarıda yazdığım soru geldi aklıma işte, acaba uludağ sözlük'te entelektüellik ne anlama gelmekteydi?
haftalar sonra tv'de yine aynı soru(n) ile karşılaşacağımı düşünmezdim bile, hem de disko kralı'nda. halbuki orada bulunan yazarlar okan bayülgen için ne kadar değerliydi. adam her programdan sonra tek tek yazdıklarını okumaktaydı, program başından beri onları övmekteydi, yazarlara değer vermekteydi. mikrofon o tarafa uzanınca ise bambaşka bir şey oluverdi, aylin aslım çıktı kocaman kocaman laflar etti, bizim yazarlar da konuştu ama galiba bir şey eksikti. fakat ne eksikti?
demek ki bazen bodoslama laflar etmekten hiç çekinilmeyen vizyon, anlayış, kültürel birikim gibi şeyler insana gerekliydi, üstelik kameralar size dönükken ve siz bir sözlük yazarıyken. bu da ancak farklı yerlerde bulunarak, farklı insanlar ve kültürlerle etkileşime girilerek kazanılabilirdi.
oradaki arkadaşlarımı tenzih ederek konuşayım, lütfen birebir üstlerine alınmasınlar. ama ne yazık ki ulu sözlük'te durum bu, yazarlar ne göründüğü gibi olabilmekte, ne de olduğu gibi görünebilmekte. üstelik bunun için en ufak bir çaba bile sarf etmemekteler. akabinde karmaları tavan yapsa ne yazar, bir kaç dakikada harcanıp gittikten sonra...