17.
-
Kürtlerden ve alevilerden özür dileyen bünyenin sözleridir.
Ben bir Kızılbaş'ım.
Soyum Türk,
Yavuz'a kadar Osmanlı'yı ben kurdum, yönettim... Ne zaman ki Halifeliği Türkler'e geçirdik. O zaman ipler koptu.
Özünü unutanlar tarafından hor görüldüm. Getirilen Arabî- Farsî devşirmeler sarayın dilini değiştirdi. Ülkemin dilini değiştirdi.
Devlet yöneticilerini bana karşı zehirledi...
Bektaşî yeniçerileri üstüme saldı. Kesti beni.
Yerime kürtleri yerleştirdi. Benden olan 3. sınıf vatandaş sayıldı.
Arabî - Farsî osmanlıca'ya karşı Türkçe'yi ben korudum.
ibadetimi Türkçe yaptım. Gavur sayıldım...
Yeni cumhuriyet'le birlikte bu vatanı da milliyetçi diğerleri ile ben kurdum...
Kendimi ifade etmeme cumhuriyetin ilk yılları dışında müsaade edilmedi bile.
145 000 diyanet personeli arasında 1 tane bile benden yoktu.
Alevi olmam başhekim olmama, baş yargıç olmama engeldi. Alevi dediler benim için.
TV programlarında Güner Ümit'ler tarafından aşağılandım.
Herkes iftira attı bana. Şeytanın bile tiksinti duyduğu. Bu iftirayı atanlar cennete gideceklerini sandılar...
Zorla başka bir inancı öğrendim din derslerinde.
Beni Kürt saydılar.
Bu kadar ezildiğim için milleti yönetenlere karşı hıncım vardı.
Herkes bunu Türklüğe karşı zannetti.
Ama benim varolma sebebim bile Türklük idi...
Cem evlerimde bile Atatürk ile Türk bayrağı Hz. Ali'nin yanında idi sürekli.
Gören gözler kör oldu bunu görmedi...
ibadeti Türkçe olan ama kendilerini kürt alevisi sayan ermenilerin propagandasının kurbanı oldum.
Bir tutuldum onlarla.
Benim vatanı kurmamla Onların vatanı yıkma hayalleri bir sayıldı.
Şimdi adım onlarla bir anılıyorsa.
Özrünüzü kabul etmiyorum.