the twilight saga new moon

entry161 galeri video3
    55.
  1. sonunda vizyona girip twilight saga fanlarını muradına erdirmiş, sevenleri kavuşturmuştur.

    -spoiler-

    öncelikle yönetmen catherine hardwicke'in twilight'ın içine sıçıp batırmışlığının ardından ilaç gibi gelmiştir new moon. teknik açıdan bakılınca, chris weitz'in twilight'taki yönetmene oranla ne mübarek, ne sevilesi bir insan olduğu kanaatine çok rahat varılıyor. bu filmde, ne komik bir şekilde ağaca tırmanıp koşuşturan vampirler vardı, ne de türk dizilerindeki gibi gereğinden fazla zoom yapılmış anlamsız yüz ifadeleri. sırf bella'nın titrek kafasını ve titreyen kirpiklerini göstermediği için bile bi öpesim, bi mıncıklayasım geliyor bu adamı. o derece.

    oyunculara gelirsek; kristen stewart twilight'taki vasatın altındaki oyunculuğunu bir kenara atmış, aslında iyi bir oyuncu olduğunu farketmemizi sağlamış new moon'da. rüyalarında attığı çığlıklar içimi dağlayıp, aro'ya "onu yeme beni ye" diyerek cengaverlik yaparken neredeyse salya sümük moduna sokacaktı beni hatun. ah bi de edward'a kusacak gibi "kiss me" demese pek ala olacaktı ama karşısındaki edward olunca beyinsel fonksiyonları salmadan bir iki cümle kurabilmek bile büyük başarı. kalkıp bi de "kiss me" diyecez, tey teey..

    ve new moon'un gözümdeki yıldızı jacob.. o kas yığınıyla, kurt adamlık formundan çıkıp bildiğin hulk'a dönüşmüş çocuk. ha salondaki teenage kızların dibi düştü jacob çıkınca, film boyunca "benim için ulu ceykıb" diye dellendiler, o ayrı. taylor lautner'ı bu sebeple filmin yıldızı seçmedim tabii; kanaatimce çocuk, kendisinden beklenmeyen derecede iyi rol kesti. kitabı okurken "ulan baydın ha ananı da al git bi gözünü seviyim, rahat bırak artık şu çifti" dediğim jacob gitti, yerine sırılsıklam aşık bir adam geldi. duyguları o kadar iyi verdi ki "edward oğlum elleşme de jacob'la bella mutlu olsunlar. herif çok aşık lan, büyüklük sende kalsın" dedirtecekti neredeyse. eclipse'de de böyle rol keserse, renesmee'yi falan bırakıp direk bella'yı vericem kendisine. sözüm söz.

    gittikçe daha da taşlaşan edward'ı bu filmde fazla göremedik, evet. ama şu kadarını söyleyeyim, kitapta edward'ı okurken içinizde oluşan hislerin tümünü Robert pattinson'ın suratında aynen görüyorsunuz efendim. bakınız, ayrılık sahnesinde bella'yı alnından öperken gözlerini sıkıca yumuşu. bu sahneyi her izleyişimde eriyeceğim mütemadiyen.

    ve alice'ciğim, moda ikonu diye bir kavram varsa o tamamiyle sensin tatlım. yemişim kate moss'u falan. sana baktıkça "hepimiz vampiriz" diyesim gelse de, kardeşini ölümden döndürmek için saniyelerle yarışırken nasıl öyle podyuma çıkar gibi giyindin, algım kabul etmiyor hala. kardeş bu lan, üstündekine bakmadan dal taşak çıkar insan evden.

    -spoiler-

    son olarak twilight'a nazaran oldukça başarılı bulduğum new moon'u muhakkak çoluk çocuk olmayan bir salonda izlemeniz tarafımca tavsiye edilir. zira ota boka gülen ve ıslak odunla dövülmek istenilen guruh feci şekilde sinir bozuyor. benden söylemesi.
    0 ...