football manager 2010

entry384 galeri video3
    125.
  1. inanılmaz ama inanılmaz eğlenceli bir oyun. dandik takımlarla imkansız kupalar alan, şampiyonluk yaşayan arkadaşlara tavsiyem: lütfen reset atarak oyun oynamayın. kendinizi kandırıyorsunuz.

    neyse, önceki yazılarımda da kariyer hikayemden bahsetmiştim. başlık içerisinde aratırsanız bulabilirsiniz. beşiktaş'la başladım, ardından manchester united ve türk milli takımına transfer oldum ve "anadolu takımından üç büyüklere gelmiş varoş forveti" gibi manchester united'dan 200 günde kovuldum.

    neyse, hırs yaptım ve "türkiyeyi dünya kupasına çıkartıcam." dedim. kendimi türk milli takımına adadım. işte yeni kariyerim ile ilgili yeni spoiler'larımız.

    --spoiler--
    2014 dünya kupası.
    ev sahibi brezilya.

    yükselme grubu rakiplerim: ispanya ve diğerleri.
    ilk maç: ispanya.

    uzun süre önce beşiktaş ile şampiyonlar ligi ön elemesinde inter'i deplasmanda yenmemi ve şampiyonlar ligine yükselmemi sağlamış emektar "büyüktakimdefans" taktiğimi rafından çıkardım ve bernabeu deplasmanında kullandım. sonuç başarılıydı: 3 şut ile tamamlanan maç 0-0 sona erdi.

    grupta litvanya beraberliği dışında tüm rakiplerimi devirdim ve ispanya rövaşından 1-1lik skorla ayrıldım. ispanya da benimle aynı skorları alarak ikili averajdan dünya kupasına katıldı.

    play-off'larda rakibim hırvatistandı. dünya 5.'si hırvatistan, corluka, eduardo, modriç, srna... "tamam." dedim öyleyse yeniden kapanırız. açabilirlerse açarlar.

    saracoğlunda bol ataklı geçen ama bir türlü gol olmayan maç 0-0 sona erdi. rövanşta da hırvatistanda tek bir hücumun bile olmadığı maç 0-0 sona erdi ve penaltılarla rakibimi geçtim. milli takımda namağlup bir şekilde dünya kupasına katılıyordum ve rakiplerim hollanda, nijerya, japonyaydı.

    hollanda ile ilk maçı, emektar defansif taktiğim ile çıkardım. 1-1 gibi güzel muhteşem ve harika bir skor aldık, dünya 2.'si hollandaya karşı. japonyayı 4-1'le dağıtırken, hollanda 4 biz 4 ve nijerya 3 puanla arka arkaya sıralanıyorduk. dinamik ve başbelası bir nijeryaya karşı ne defans ne hücum çözümdü. tekme tokat dalacaktık ve öyle de yaptık. 1-1 biten maçın ardından grubumuzdan çıktık.

    üst turda ukrayna'ydı rakip. "bundan sonra." dedim. "yalnızca kapanırız, açabilen kazanır. açamayan penaltılara kadar sürünür." ve öyle de yaptım. ukrayna 80. dakikaya kadar birkaç uzaktan şutun dışında hiçbir şeyin olmadığı maçta şok bir kontra-atakla golü kalesinde buluyor, yüklenmeye çalışırken kaybettikleri topla ikinci golü son dakikada yiyorlar ve eleniyorlardı.

    almanya ile çeyrek final zamanıydı. erken gelen bir kafa golünün ardından takım hiç olmadığı kadar kapandı. almanlar ayağa oynamayı severdi, biz de o ayakları kırmayı. öyle de oldu. almanya hızlı paslarla dengemizi bozarken, sert müdahelelerle biz de almanyayı bozduk. her şey istediğimiz gibi gidiyorken ismail köybaşı 60. dakikada elle oynadı ve almanya'ya penaltı kazandırdı. 1-1 oldu skor, almanya'nın tek atağı yoktu ve 1-1. faciaydı. "penaltılara kadar böyle devam." dedim içimden ki, mehmet topal karwan isimli alman'ın ayağını eline veriyor, ceza sahası çizgisinden bir frikik kazandırıyordu almanya'ya 80. dakikada. volkan uçuyor, ancak golü yiyordu frikikten ve hayaller suya düşüyordu.

    ama yeni bir türk ekolü yaratmıştık. "umarsız defans." italyan ekolünden çakma bu acaip oyun tarzı elbet italyan'ların dikkatini çekmişti ki juventus istedi beni. gittik ve yeni, italyan futbollu kariyerimize başladık.

    hedef belliydi: sabırsızca bizi kovan manchester yönetimiyle karşılaşarak madara etmek.

    --spoiler--
    0 ...