hayata dair gülümseten detaylar

entry813 galeri video1
    22.
  1. yaş 14-15. metro ankara ile tanışalı henüz birkaç yıl olmuş, fakat benimle tanışması işte o meşum gün olmuştu...
    kuzenimle batıkentten kızılaya gidecektik. dedi "metroyla gidelim" ki dediği andan itibaren benim içim kıpır kıpır, anam nasıl bir heyecan nasıılll... indik batıkent metrosuna, bir kalabalık bir kalabalık. kuzenimin metroyla ilk macerası değil* ama biz bir araya gelince her şeyi ilk defa yaşar gibi olduğu için, benimle beraber köyden indim şehre moduna geçmişti bile. birbirimizi kaybetme korkusuyla ellerimiz kenetlenmiş, heyecanla bakıyoruz sağa sola. o kalabılığı görünce sanıyoruz ki metro dolmuş gibi bir şey, kızılaya gideni başka x yere gideni başka metro. birisine soracağız artık "hangisi kızılaya gidiyor" diye. bi amcanın yanına gittik "pardon amca. kızılaya gitmek için bu tarafta mı bekleyeceğiz?" amca olağanca kayıtsızlığıyla bize sırtını döndü gitti. biz şaşkın "anlamadı galiba" diyoruz. yanımızdan geçen başka birisine sorduk hiç dinlemedi bile geçti gitti. bir başkasına sorduk o da diğerlerinden farksız, sırtını döndü gitti o da... biz öylece kalakaldık n'oluyordu bu insanlara yahu böyle. aynı şarkıdaki gibi bu şehri periler sarmıştı galiba. yaşlıca bir teyzenin yanına gittik ona soracağız bir de. şevkatle bize cevap verecek diye beklerken oturduğu yerden kalktı gitti o da. ağlayacağız nerdeyse. kimse bizi duymuyor, görmüyor bile. yeminle yarım saat bekledik orda. bize cevap verecek yardımsever birini bulabilmek umuduyla... yok! kimsecikler yok!.. "öldük mü biz yoksa" diye düşünüyoruz ağlamaklı. kılığımız kıyafetimiz de gayet yerinde hani cepçi falan sanmaları da bize göre mümkün değil. en az 10 kişiye sormuşuzdur ama cevap yok. biz soruyoruz, millet bizi duymadan yanımızdan geçiyor. hızlıca bi ötekine soruyoruz o da olmadı diğerine. benim halim içler acısıydı özellikle. 360 derece kendi etrafımda dönerek gözümün her iliştiği insana art arda "kızıya gider miiii kızılaya gider mii" diyorum. yok sözlük kimse duymadı çığlıklarımı. sanki herkes sağırdı. kafayı yiyeceğiz. heyecanımızın yerini korku aldı bu sefer. kaybolma korkusu falan da değil "bu insanlar niye bizi duymuyor, neler oluyor" korkusu. ümidimizi yitirdik her şeyden. gelen metro ne ise bineceğiz artık nereye giderse... gittiğimiz yer neresiyse belki orda bizi duyan birileri olur diyoruz boynumuz bükük. metro geldi, biz bindik nihayetinde. bir amcanın yanı boştu, gittik oturduk. ağlayacağız az kaldı. bir ümitle, ürkekçe amcaya soruyoruz ağlamaklı gözler, büzük dudaklarla "amca bu kızılaya gidiyor mu?" "evet evladım" dedi. allahım sana şükürler olsun yaşıyoruz! amca bizi duydu ve cevap verdi "evet evladım". çok şükür yaşıyormuşuz! "çok sağol amca çok çok teşekkürler" diyoruz bin minnetle. elini öpeceğiz nerdeyse. sıkıca elele tutuştuk kuzenimle. ağlamakla karışık gülmeye başladık. çok acayipti sözlük çok...

    kuzenimle yaşadığım metro anılarımı yazsam*roman olur sözlük. diğerlerini başka zamana yazarım artık.

    edit: sözlük ben bunu hangi başlığa yazacağımı bilemedim. yaşadığım an yazabilseydim eğer (bkz: hayata dair iç burkan detaylar)a yazardım. şimdi gülümseten detay oldu bizim için...
    10 ...