sabah uyandığınızda, henüz daha hiç bir şey düşünmemiş olmanıza rağmen içinizdeki kocaman boşluğu doldurmuş olan dumanla uyanırsınız. nefes almanız daha güçtür sanki. öksürmekten ziyade ağlamakla atılabilir gibidir o içinizdeki duman. neden böyle oldu ki şimdi, diye düşünürsünüz safça. işte o andır; bu yaşadığınızın aslında kendini bok gibi hissetmek tabirinin sözlük karşılığı olduğunu.
neden, dersiniz hala gözlerinizi açmadan, açmak hareketinden de gücünüz yettiğince imtina ederek .görmeyince katlanmak kolay olacakmış gibi gerçek dünyaya. her zaman en şanssız, en kaybeden olduğunuzu uyurken de boş durmamış olan beynininiz idrak etmiştir çünkü. yaşanmış ve birikmiş , onca sizi ezen olayın yaşanıyor olduğu anlarda duvar gibi soğukkanlılığınızı korurken gelmemiştir aklınıza da ; her şey bitip de geriye çekildiğinizde ve gerçeklerle yüzleşeceğiniz o aslında pek de derin olmayan uykuda doldurmuştur içinize dumanını.
siz hariç herkes kör topal devam edebilirken yaşamaya, elinde tutunacakları bir dal her daim kalmışken, siz belki de istemdışı bir halde dışlanmışçasına bir daha sarılırsınız yorganınıza. korktuğunda top gibi olan böcekler gibi sığınırken uykuya, bok gibi hissettiğiniz gerçeği gitmez yüreğinizden. daha da köşeye sıkıştırır bu sizi.kabullenme çabaları da nafile. devam edeceksiniz daha bir süre bok gibi hissetmeye. yapayalnızsınız çünkü o böcek halinizle. kabul edin. belki daha kolay olur bu hisle yaşamak.