peki şöyle birşey söyliyeyim; sizin götünüze jop sokulursa ve bu jopu babanıza yalatıp tekrar size sokarlarsa, çeyrek somun ekmekle "bir gün idare edeceksiniz" denirse, otuz paket sigarayı kaldığınız koğuşa "bir günde bitireceksiniz" denirse, bu sigaraları üçerli beşerli içmek zorunda kalırsanız, makatınıza sigara sokulup "hadi şimdi yürü bakalım" denirse, biri sizi paspas diye yere yatırırsa ve bir arkadaş yardımıyla tüm koridor temizlensin diye ayaklarınızdan tutulup çekilmek zorunda kalırsanız, logar kapağını açıp hergün başaşağı oraya indirilirseniz, analarınızın kürtçe bilmemelerine rağmen ananızla ana diliniz olan türkçeyi konuşmanıza izin verilmezse, her görüş gününde gardiyanlar tarafından götünüze sırf ipnelik olsun diye el feneriyle bakılırsa, "buradan tüm türkler geçecek" (hemen bakınız:esat oktay yıldıran) dense, canlı fare yemek zorunda kalırsanız ne yapardınız? dağa çıkmak gerekmiyor tabi. peki siz ne yapardınız atıp tutan sivilceli ergen yavşaklar?
not: yukarıda yazılanlar, diyarbakır ceza evi'nde bir zamanlar mahkum olan kişilerle bizzat yapılan röportajdan edinilen bilgilerdir.