son zamanlarda, yaklaşık 11-12 yaşlarımdan beri yapmadığım farkettiğim durum.
geçenlerde bir gece babamın öldüğü bir rüya gördüm. hayatımda gördüğüm en gerçek rüyaydı. rüyamdayken bile lütfen bu rüya olsun diye dua ediyordum. gerçi rüya demek yanlış olur resmen kabustu. uyandığımda gözümde yaş vardı. uyurken ağlamışım. 22 yaşındayım, hayatımda ilk kez uykumda ağladım. uyandığımda babamı aradım ve onu çok sevdiğimi söyledim. şakayla karışık "ülkeyi mi terkediyorsun lan hayırdır noluyor?" dedi. içimden geldi dedim. "ben de seni çok seviyorum oğlum." dedi. telefonu kapattığımda o kadar mutlu oldum ki, bu kabusu göreli yaklaşık 1 ay oldu o günden beri her gün babamı arıyorum ve konuşmanın sonunda mutlaka "seni seviyorum baba" diyorum. anneme zaten kendimi bildim bileli her gün söylüyorum bunu ama babama çok uzun zamandır söylemiyordum. şimdi bunu babamada her söylediğimde hayatımda duyduğum en gerçek, en içten "ben de seni seviyorum" cevabını alıyorum. bir annem, bir babam. onun dışında kimsenin seni seviyorum diyişi samimi gelmiyor artık bana. erdim mi ne yaptım o gece bilmiyorum ama ailemi, annemi, babamı, kardeşimi kaybetme korkusu öyle yer ettiki içimde, bugüne kadar olmadığım bir insan oldum bir anda. ve bugüne kadar bunu yapmadığım her gün için pişmanım şuan. bir gün onları kaybettiğimizde bunun için çok geç olacak. herkese tavsiyem şu iki kelimeyi ailelerine ellerinden geldiğince çok söylemeleri. çünkü şu basit 2 kelime, bir sarılma, belki bir öpücük o insanları alabildiğine mutlu ediyor. bize her şeylerini veren yüce ailelerimizden bu mutluluğu çok görmeyelim.