çok zordur. daha doğrusu her şehirde belki bu böyle ama açık söylemek gerekirse istanbul-izmir dışındaki neredeyse tüm şehirlerimizde biraz sonra okuyacağınız olayları görmek artık insanları şaşırtmıyor bile.
piyasa işlerine alışmakla alışmamak arasında sık sık gider gelirsiniz ve eğer paranın anuna koymaya değilde ilk başta güzel tasarımlar yapmak için çabalıyorsanız mutsuz olmaya hazırlanıcaksınız ilk başlarda.
-ne bileyim mesela bi mikimden anlamayan patronun yanınıza sandalye çekip abüdün kazı gibi size ve açık olan programınıza bakması karşısında sakin kalmayı öğrenmelisiniz.
-işi bir türlü size bırakmayan, size elinin altındaki mouse muamelesi yapan patron ve alakasız renklerle bezeli tasarımlar (!) isteyen müşteriler karşısında bir buzdolabı kadar soğukkanlı olmaya alışmanız lazım.
-patroncuk, jpg halindeki bir tasarımın üzerindeki yazıyı ordan silmenizi isterken bu istek karşısında gülmenizi tutmayı öğrenmeniz lazım. bunun teknik olarak mümkün olmadığını anlattığınızda anlamaması ve ısrarla onu istemesi karşısında kafasını kırma güdünüzün önüne geçmeniz gerek.
- jpg halindeki tasarımın üzerindeki koskocaman yazıyı komple kaldırmanın imkansız olduğunu söylediğiniz de size beceriksiz muamelesi yapması karşıdında ağzına burnuna sıçma isteğinizi bastırmanız gerek.
edit: sonunda egeye yerleşip balıkçı olacam o olacak.
edit2: hayır bunun nesini eksiledin be kardeşim anlamadım. yoksa sen yukarda sövdüğüm patronum musun? gücüne giden ne ola?