galatasaray

entry21660 galeri video145 ses2
    2208.
  1. en böbürlendiği tarafından ne kadar aksak olduğunu kanıtlamış spor kulübü.

    kültür... galatasaraylılık olgusunun türkiye'de tek sağlam spor kültürü olduğu iddialarıyla yıllardır övünen dostlarımızı dinledik, elbette güldük, yine de dinledik. yaşatılan bir kültür başarılı olunan zamanlardaki monşer tavırla değil, zor zamanlardaki reaksiyon kalitesiyle daha net ölçülebilir kanımca. peki sosyal topluluklara yakıştırılan kültür doğuştan mı gelir yoksa sosyal topluluğu oluşturan bireylerin gelişimiyle mi sağlanır?

    şimdi bakalım, fenerbahçe'nin her şartı zorlayıp fair play olgusundan en uzak camia olmayı başardığını söyleyen bu monşerlerimiz nasıl bir kültür yaratmış. taraftarının eğitim birikimiyle övünen, camiasına bağlılıklarıyla ortalığı kırıp geçiren galatasaray kulübü yöneticileri bakalım neler yapıyor?

    kaybetmeyi olgunlukla karşılayacak erdemden yoksun zavallılar ve bu zavallıların gazına gelenler... hakem ve federasyon camiasından tartışmasız son 20 yılın en çok kıyağı görmüş bu kulübün yöneticileri, psikolojik ezikliğin getirdiği başarısızlığa kılıf uydurma çabalarıyla her kaybedilen fenerbahçe maçından sonra kendinden daha zavallı olanları hedefe kilitleyip spor terörünü tetikliyorlar. binlerce koli suyu yığıp ücretsiz olarak taraftara dağıtarak tarihin en rezil maçlarından birini babam organize ediyor zaten, bu kulübün yöneticileri değil. daha 2 hafta önce yardımcı hakemin kafasına isabet eden bir cisim yüzünden yenildiklerini söylemeye varacak kelamlar edenler, 2 hafta sonraki basketbol derbisine kadar yaptığı açıklamalar ile taraftarını kışkırtıp adeta olay çıkarın talimatı veriyor. elinde 2 terbiyesizin küfrettiği video kasetleri piyasaya çıkarken haberleri olmadığını mı sanıyoruz? bu insanlar derbi maçtan önce fenerbahçe yönetimine yemek daveti yapıp icab edilmediği için 'bakın biz nasıl fair play takılıyoruz bunlar böyle işte' şeklinde açıklamalarla halkı açıkça kandırıyor. kışkırtıp tribünlerde birer deliye çevirdiği zavallıların umrundaydı adnan'la aziz'in yemekte yediği kalamar zaten. yaşanacak bir kargaşada can güvenliğinin korunmasına en çok yardımcı olacak kurallardan biri olan merdiven boşluklarını işaret edip, ihlalden doğacak cezayı bekleyenlerle dalga geçiyorlar utanmadan, peki neden? o araya birkaç bin teberrulu bilet daha satıp bedava dağıttıkları biletlerin zararını karşılamak ve yaratılan ambiansı biraz daha büyütmek için.

    diğer yandan kurumsal yönetimlerin, şeffaf politikaların peşinden koşan kulüplerle yakışıksız bir biçimde savaşmak eksik olmuyor elbette. stadyumda yapılan toplu küfürle mücadele ederken kendi tribün gruplarını karşısına alan, rakip yöneticilere saygısızlık etmemek için atılan bir golde sevincini belli etmemeye dikkat eden, anadolu kulüplerinin ve yayınlardan gelen paraların yarattığı gelir adaletsizliğinden sıyrılması için çalışan, 100 senede yapılmamış spor tesislerini 5 senede inşa eden, yaptığı her hamleyi sportif etik ve hukuka uygun olmasına dikkat eden ve ilgili anlaşmazlıklarda bu sebepten ulusal ve uluslararası tahkikatta daima haklı bulunan, rekabeti yaşatırken avantajı kendi gelişiminden elde etmeye odaklanan kaliteli ve profesyonel yöneticilerle çalışmak için kadrolar kurmaya gayret eden, fenerium gibi markalar yaratmakla meşgul olan kişilere yapılan haksız saldırılar elbette bitmiyor, bitmeyecek. bu insanların da eksiklikleri olacak elbette, seçimlerinde hatalar yapacak, mahmut uslu ve murat özaydınlı gibi kendi taraftarının dahi tahammül edemediği kişilere yer verecek örneğin. ama hata ile kasıtın ne olduğunu birbirinden ayıranlar tabloyu daha net görebilecek daima.

    bir basketbol maçıyla ortaya çıkabilir her şey. 'manchester united kim lan' edaları sadece komik olmaktan ibaretse 2 saatlik bir maç yeter sana. birileri öyle doldurulur ki birden sahaya girer, koşarak rakibinin oyuncusuna oturduğu yerde vurur, peşinden bir kamyon eğitimli taraftarın sahaya inip linç girişiminde bulunur. çünkü bu ezikliği onlar değil, bu kulübün spor etiğinden yoksun yöneticilerinin kaybetmeye olan tahammülsüzlükleri yaratır.

    bu kulübün eğitimli taraftarı, böyle bir maçın ardından 'nasıl siktik ercan' esprileri yapar. çünkü bu eğitimli kitle, seneler boyunca bir defa olsun kazanmanın eğitimini malesef alamamıştır, bu eğitimi almaya nail olmamıştır.

    bazıları kazanmayı bilir, buna alışkındır. bazıları kaybetmeye, artık sıradanlaşır. ne yazık ki bu spor kulübümüzde yöneticilik yapanların yetisi ne kazanmayı ne de kaybetmeyi kavrayacak potansiyele sahip değildir. üzerine olmayan bir gömleği giymiş pespaye birine bakıp eğleniyor diye de kimse kimseye kızmasın; kültürden bahseden de tam bu kişilerdir. 'özür dilemeyeceğiz' demekle büyük olacağını sanan eğitimliler ile fenerlisi-beşiktaşlısı holiganizmden medet umanlara atalarımızdan geliyor;

    (bkz: okumak cehaleti alır eşeklik baki kalır)

    fenerbahçe sütten çıkma ak kaşık değildir. aralarında eğer bir üstünlükten bahsedeceksek, olmayan bir sportif kültürün sahibi olmak için en çok çabalayan camiadır. bunun farkını da teröriste çevrilmiş taraftar yoğunluğunda arayınız, bu yoğunluğu en çok kimin düşürebildiğine bakınız. stadı bilenler için söylüyorum, deniz tarafındaki kalede hangi takımın kadın taraftarının maça gidebildiğine bakınız. farkı gördüğümüzde artık isviçreli bilim adamlarına ihtiyacımız olmayacak.

    sözün özü; medeniyet ve spor kültüründe fenerbahçe'yi takip etmesi gereken spor kulübüdür. buna kendilerinin ihtiyacı olduğu kadar türkiye'nin ihtiyacı vardır. galatasaray türkiye'dir ya, o açıdan.

    hadi monşer, bu kadar muhabbet yeter, kelt'lerden bahsedelim artık. *
    5 ...