Amerika'da doğup büyümüş, Nanking'den oradan kaçan bir çiftin torunuydu.
"Irzına Geçilen Nanking" başlıklı araştırmasında, II. Dünya Savaşı boyunca japon askerleri tarafından ırzına geçilen, öldürülen, işkence edilen Çinlilerin hikâyelerini kaleme almıştı. Çin Hükümeti onu yılın kadını seçti, Japonya'daki aşırı sağ kanat öfke ve hakaret bombardımanına tuttu. Yazdığı, kendi anneannesinin hikayesiydi. Daha evvel yazdıkları görülmedi, daha sonra yazdıklarıyla da ilgilenilmedi. Yine de herşeye rağmen, yazmaya, araştırmaya devam etti.
Sesini yazıya, yazı dünyasına duyuramayanların, altkültürlerin, ezilenlerin, marjinlere itilenlerin hikâyelerini kendi ağızlarından dinleyip, kendi ağızlarından aktarabilmek için, onlarla yaptığı görüşmeleri videoya çekiyordu.
Araştırdıklarından fazlasıyla etkilendi, yazdığı konuların tesiri altında kaldı. Yazdıklarıyla arasına mesafe koymayı başaramadı. Bazen bir bölümü yazdıktan sonra günlerce bunalıma giriyor, insan içine çıkamıyordu. Yaptığı görüşmelerden sonra evine çekilip, hayata küstüğü oluyordu. Gerçek hayat ve geçmişte olanlar iç içe geçmeye başlamıştı, kendi hayatıyla başkalarının hayatları birbirine karışmaya başlamıştı...
36 yaşındaydı, günlerden salı'ydı. Sabah dokuzda arabasına atlayıp kendi kafasına göre belirlediği bir mesafe boyunca arabasını tek başına sürdükten sonra durdu, tek kurşunla kendini vurdu.