Karanlık gecelerden biri gene, aydınlanmak üzere başlayan...Ekim'in bilmem kaçı...
Ben bu gece sonbaharın hatrına, yeni yaşımın hatrına ödül veriyorum kendime.
Kendime seni veriyorum.
Hata yapma izni veriyorum kendime ömrümde ilk kez, seni hatadan saymayacağımı bile bile...
Her şeyin sorumlusu sensin sonbahar... Her şeyin sorumlusu sensin aşk...Her şeyin sorumlusu sensin...
Sıkı tut beni hayat...
...
Tanımadığım bir otel odasındayım. Üzerinde daha önce kaç kişinin yattığını bilmediğim o kıpkırmızı yatakta. Ne işim var burada diye düşünmeme fırsat vermeden tutuyor düşüncemi o esmer eller. Riskin, aşkın, tutkunun, heyecanın kanıma karıştığı halimle bırakıyorum kendimi hiçbir şeyimin kollarına. Bir sevda ayazı gibi çırpınıyor nefesim. Aşkın şefkatini, yalanını, hırçınlığını, sıcaklığını alıyorum nefesinden. Tenin siliyor hafızamdaki tüm geçmişi, tenin miladım oluyor... Düşüncelerime zıt bir seçimle kalbime kaçamak yapıyorum bu gece seninle ve sen şimdi uykuların en titreğindeyken ben seni izliyorum. Sen duymadığın sırada aşkların en güzelini fısıldıyorum kulağına. Biliyor musun sevgilim, sen benim şair tarafımsın, yalanımsın... Olmayacağını bilerek yandığım acımsın...
...
Aşk sevişmek mi bizim için? Böyle uzak böyle bedensiz böyle yırtıcı gecelerde özlemek mi seni aşk... Hiç sahiplenilmemişken hem de...
Aşk imkansızlığımız mı? Ya da imkan varken bizim yarattığımız imkansızlık mı?
Biliyorum imkansız aşk bu ama hükmedemiyorum kendime demiş ya yazar, işte durumun özeti... Biliyorum imkansız ama hükmedemiyorum kendime, hükmetmek istemiyorum kendime...
...
...
Yarım kalmışlığınla siliyorum ben şimdilerde seni...Hiç olmamışsın gibi...*