biri seslenir: "sözlükte kutuplaşma var! tıpkı türkiye gibi. sağ ve sol gibi. türk ve kürt gibi. akpli ve akpli olmayanlar gibi. sözlük bölünüyor sayın yazarlar!"
insanlar özel hayatlarına ve kişiliklerine değer verilmeksizin karalanıyor. insanlar hırpalanıyor. asker sözlüğe girmek üzere. duruma el koymak isteyen komutan zall, arşivleri açmalarını emrediyor. entryler okunuyor. özel mesajlar tek tek inceleniyor. sicili bozuk olanlar hemen yazarlıktan alınıp çaylak yapılıyor! ele başları, zall ve moderatörlerce yargılanıyor. 3 kişiyi görüyoruz. rüzgarın etkisiyle hafif sallanmaktalar. bir ses duyuluyor: "şu 3 kişi yüzünden başımıza gelenlere bak!"
sözlük ahalisi sıkıyönetim altında. saat 17.00 dan sonra sözlüğe girmek yasak! zall, askerlerini köşe başlarına dikip entry kontrolü yapmakta. yazarlar özgürce yazı yazamıyor. tanklar köşebaşlarında. zall elinde sigarasıyla tanka yaslanmış, derin düşünceler içerisinde. "kutuplaşma sona ermeli! ama nasıl?"
"darbe olmak zorundaydı. ama gerçekten yazarlar adına üzgünüm."
başmoderatör the zall
çaylaklar ellerine tüfek alıp isyan başlattılar ve silikleri de yanlarına katıp güçlendiler. zall tedirgin. her şey onun elinde. ve her şeye rağmen hümanist olan zall, yeniden özgürce yazı yazabilmelerini istiyor. ancak "kutuplaşma sona ermeli!"
haksız yere tutuklanan ve yargılanan bir çok yazar ailesine kavuşmak için can atıyor. acımasızca dipçiklerle dövülen x isimli yazar tutuklanıp kanlar içinde kodese atılıyor.
bir haykırış: "özgürlüğümüzü istiyoruz!"
dışın dışın... derin bir sessizlik ve özgürlük. ölümle gelse bile yine de özgürlük...
