11-12 yaşlarındasınızıdır. 2 arkadaşınızla akşam üstü buluşursunuz. her gün yaptığınız gibi bisiklet sürersiniz. arka bahçede top oynayan çocukların arasına katılırsınız. ancak 10 dakika oynayamadan birinin top ile birinci kat camını kırması ile hemen olay mahalinden uzaklaşırsınız. bisikletlerle gezer, mahalleden 10 km. ötede sigara içer, tekrar mahalleye dönersiniz.
zamanla sıkılır, mahallenin duvarına oturur o gün yapılması muhtemel fırlamalıkları gözden geçirmeye başlarsınız. penceresi açık evlere kedi atalım, apartmanların içine torpil fırlatalım, arabalara pet şişe atalım, ayşe teyzenin kapısının önüne sıçalım derken ilk kez çıkan o mükemmel fikrin cazibesine kapılırsınız:
arkadaş: içki içelim.
önce herkes susar. fikirdeki özgünlük ve hayranlık takdir edilir, daha önce hiç yaşanmamış bir deneyim fırsatı sunulmuştur.
vendetta: içki öyle hemen içilmez ki. öyle mangalda et yapıp içiyorlar.
arkadaş: tamam lan biz de yaparız.
herkes eve gidip koparabildiği kadar para alır. arkadaş evinin balkonundan gizlice mangalı ipe bağlayarak aşağı sallandırır. mangal saklanır ve tekel bayinin yolu tutulur. en büyük arkadaş içeri girer ve bir ufak votka ile 1 lt. vişne suyu alıp çıkar. ardından markete gidilir. eldeki para et almaya yetmez. ama illa et ile içilebilir fikri kafalara sokulduğu için yine bir ilk deneyim yaşamak adına, çok afedersiniz koç taşağı alınır. (ulan taşak yedik yaa olaya bak)
mangal yakılır, taşaklar mangala atılır, ancak taşakların yapısından mıdır, yoksa koyunları erekte halde mi kesmişler nedir, piştikçe taşaklar küçülür fındık boyutuna gelir. beklenen an gelmiştir. plastik bardaklara votka vişneler doldurulur. mangalda unutulan taşaklar artık birer kömür halini almıştır ve leblebi boyutuna gelmiştir. bir leblebiden alınır, koca bir yudum votkadan içilir. arkadaşlardan birisi direk ilk yudumda içmekten vazgeçer. diğeri iki kadeh (kadeh ne ulan, iki plastik bardak demeliyim) içtikten sonra evine gider. (o ibne sanırım olacakları önceden kestirmişti aq)
tek başına kalan vendetta kişisi ise ben büyüğüm, sizin içemediğinizi ben içebilirim havasıyla bir ufak votkayı sünger gibi emmeye başlar. baş dönmesi dayanılmaz bir hal alır. şişenin içinde kalan az miktarda votkayı da sek olarak içer.
şimdi düşünüyorumda entry'nin kalan kısmına spoiler atmalı mıyım acaba? zira bu kısımdan sonrası da bana anlatılıyor. neyse ben olduğu gibi anlatayım.
o kafayla önce bisiklete binilmiş hayvan gibi surat yaparak kahkahalar eşliğinde duvara çarpılmıştır. (yanımdaki ibnenin gazını yiyerek yapmışım bunu) o sıralar sevdiğim kızı seven çocuğun ağzına bir yumruk çakmak için çocuğun yanına gidilmiş, ancak ıska geçen yumruklarıma cevaben, karşı taraf %100 isabet oranı ile suratıma çalışmıştır.
bütün bu olanlardan sonra kendime geldiğimde kıçım açık bir vaziyette abimin kucağında yatıyordum. bundan sonrası direk spoiler olmadan şahsımca aktarılmaktadır:
vendetta: hheeeyynnn. nooğğluuyo lahhnn? burnum ağrıyo lan.
abi: dur burnunu siktiğim.
vendetta: napıyorsun lan beni mi sikiyorsun? ahhh götüm.
abi: lan dur iki tane kaldı.
vendetta: abi napıyorsun yaaa? enneeeeeeeeee! (anneye haykırış)
abi: lan top oynarken kırılan camın üstüne götünü açıp oturmuşun mal bebe! götünden cam çıkarıyoruz.
işte böyle dostlar. ilk ve son sarhoşluğumdur bu benim. o günden sonra yüzlerce kez içmişimdir ama hiç birinde o ilk içişimdeki zevki alamadım be...