ofisin ordan geldiğin an
ve gelipte selam vermediğin an vazgeçtim sana aşık olmaktan
ben seninle birgün yemekhanede hünkar çorbası içme ihtimalini sevdim...
bizim operasyonun parfüm kokan yıllarında
Güneşli'de karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım seni
özellikle pazar günleri...
bizim Tarkanlarımız, Berdan Mardinilerimiz vardı.
birde kurban olsunlar vereeeennneeee diyen kalplerimiz.
sana adına yazılmış şiirler biriktiriyordum mailbox ımda
ama sen yoktun
ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum suni mola saatlerinde...
ben senin, senden çocuğum olma ihtimalini seviyordum...
sinanoba servisi seni hep zamansız, amansızca bir apartman dairesine götürüyordu
ben senin benimle kumburgazda midye tava yeme ihtimalini sevdim
ben senin göbüşünü sevdim...çillerini birde...
ofisin ordan geldiğin an
ve gelipte selam vermediğin an vazgeçtim sana aşık olmaktan
ben seninle birgün şirketteki sigara odasında,
ben seninle birgün sosisçi dükkanında,
ben seninle araba garajının toprak damında olabilme ihtimalini sevdim...
duvarın önünde durup
gelen telefon sayısı hiç umrumda olmadığı anlarda
sana "minik bebeğim" dediğim anları sevdim...
minik bebeğim...minik kurbağam...
al bak gene dedim...
çirkin ördek yavrum benim...
kabasakalım...sosisim...bebeğim...
top sakallarından sen suçlusun...
ben senin kirpi saçlarını yolabilme ihtimalini sevdim...
ben senin o güzel gözlerini oyabilme ihtimalini sevdim.