"mermer işlerindeki ufak tefek çukurlara biriken sular, güvercinlerin yıkanma yeri olmuştu. kuşlar, sanki ölen kişinin öldükten sonra bile ne kadar cömert olduğunu vurgular gibiydi.mezarlıktan yükselen sarmaşıklar, mezar taşlarının kasvetli havasını değiştiriyordu.
yaşarken kabe'ye doğru eğilmiş olan bu bedenler, şimdi toprağın içinde, gömülürken denk geldiği gibi kıvrılmış yatıyordu. hocalar bize ölümün herkesi eşitlikle buluşturan bir şey olduğunu söyleyecek yerde, öldükten sonra ayağa kalkıp cezamızı çekeceğimizle tehdit ediyordu daima.
yaşamak çok daha itaatkar olmaya zorluyordu bizi. oysa ölünce herkesin belki de yalnız kalbinde yaşatabileceği bireysellik ortaya çıkıyordu."