bir zamanlar ağır ellerini toprağa basıp doğrulan yüce bir milletten
asrın en şiddetli tokadını yemiş
kara kuyruğunu kanlı bacakları arasına sıkıştırıp
gerisin geriye, geldiği yere gitmiş
kindar zamanın içinde, sabırla bekleyip
hain ve sinsi planlarını, kuytu karanlığında oya gibi işleyerek
atalarının yattığı suların üstünden akıp
dünyanın en güzel boğazından, ellini kolunu sallaya sallaya
altıncı filosuyla geri dönmüştür
fakat bu kez karşısında
karanlığın kenarından ağır ellerini toprağa basıp doğrulacak
ve şeytan sıfatına okkalı bir tokat aşk edecek bir halk yoktur
içi rahattır, yolu açıktır mandanın,
ellerinde bayraklar ve hoş geldiniz nidalarıyla
bu şeytanları karşılayanlar, karşı koyanları astıklarında
mandanın ayakları, boğazdaki viyadükler gibi sağlam basmıştır
yaşlı çınarlar gibi kök salmıştır, demir ağlarla örülmüş yurdun dört bir yanına
ülkemin bütün söğüt ve domaniç dallarına yuva yapmıştır manda
hizmetçi köpekleri ile dört bir yanda
kuyruğu karanlıkta, kafası kafamda
muhtaç olduğum kudret
hangi zehir katılmış, hangi bozulmuş kanda?