yıllar yıllar önce bir haftasonu akşamüstü arabada oturmuş radyoyu karıştırıyorum.. derken bir spiker sesi ve fenerbahçe'nin maçının oldugu bir istasyona gelip duraksıyorum, maç istanbulspor ve fenerbahçe arasında, derken fenerbahçenin mağlup durumda olduğunu öğrenip bir galatasaray'lı olarak haliyle seviniyorum, maçı sonuna kadar dinleyip 3-0'lık fenerbahçe mağlubiyetini bahçede oturan babama anlatıyorum, fenerden bu sene de bi cacık olmaz, o kaleci * de kurtaramaz onları diyordu, maçın ardından enke'nin fenerbahçe'den daha ilk resmi maçının ardından ayrıldığını öğrendik ve babam haklı çıkmanın gururunu yaşıyordu.. aradan yıllar yıllar geçti ve bugüne kadar bu anlattıklarımı hatırlamama sebep olacak hiçbirşey olmadı. bu adamın öldüğünü öğrenince neden bilmem içim bir cız etti, kendimi çok kötü hissettim ve ansızın bu anlattıklarım gözümün önünden geçiverdi, keşke 32 yaşındaki bu sarı çocuk için herşey daha iyi olabilseydi.. Bir on sene daha Kadıköy'de beraberlik yüzü dahi göremeseydim, 6-0'lık bir hezimete daha tanık olsaydım da keşke hayatta ve fenerbahçe'nin 1 numarası olarak kalabilseydi.. ruhun şad olsun enke..