jean christophe grange ile tanışmama vesile oldu bu kitap. 10-15 gün önce izmit kipa'da masa lambası almak için aylak aylak dolanırken kendimi kitap reyonunda buldum. keskin bir geçişti. kitap kapağından etkilenen yüzeysel bir adam olduğumdan aa bu ne böyle deyip oracıkta kitabın 15 sayfasını okuyuverdim. güvenlik geldi, hayırdır bilader ne iş dedi. ben de korktum hemen aldım kitabı. zaten yıllardır, her ay başı, abi bu ay kesin grange okuyacağım deyip deyip kendimi kandırıyordum. güvenlik sorunumu çözmüş oldu. ancak kipa'dan kitap alınmaz kardeşlerim. bunu da biliniz. liste fiyatı üzerinden satıyorlar kitapları. idefix veya kitapyurdu'ndan alsanız en az bir %20 indirim ile alırsınız kipa'ya nazaran. ancak o indirim de kargo'da son bulur. o yüzden toplu sipariş vermek gerekiyor.
miserere ise sürüklüyor adamı. kitabı okuma sürecim izmit - bayrampaşa arasında geçti. izmit seyahat'in yumuşacık koltukları müthiş bir haz verdi bana. sabah izmit'ten bin, esenler'den metro ile bayrampaşa'ya git, ardından bir minibüs ile rami'ye var, 8-9 saat boyunca terk-i diyar olmuş bir makine atölyesinde mühendislik yapmaya çalış, o yorgunluğun ardından minibüs-metro yap, izmit seyahat'e tekrar bin ve de kitap oku. her kitap yaptıramaz bunu bana, her yazar sürükleyemez bu kadar. koloni bunu başarabiliyor.
grange araştırmacı yönünü de ortaya çıkartmış. şili darbesi, elektronik aksamlar, tablolalar hakkında hoş benzetmeler ve bilgiler var. karakterlerin işlenmesi özveri dolu. hikaye doğrultusunda daha da çok tanıyoruz başroldeki oyuncuları. fransa sokaklarını, caddelerini, binalarını, nehirlerini, bulvarlarını bol bol duyuyoruz kitap boyunca.
çeviri berbat olmasa da iğrenç. bir çok dil bilgisi ve yazım hatası var. misal yarrak yazacaklarına yarak yazmışlar. ehe ehe diye güldüm ben bunlara.
kitabın bence tek eksik yanı sonuç bölümünün işlenişiydi. adım adım kurgulanmış hikaye 9-10 sayfada son buldu. belki bu benim kitaba doyamayışımdan ya da grange'in tarzını tam olarak bilmememden de kaynaklanıyor olabilir.