an itibariyle sikip attığım telefonum(du). bu telefonun tamirine verdiğim para telefona verdiğim paraya yakındır. iki kere camını değiştirttim, bir kere bozuk tuşlarını (tuş takımı değil) yaptırdım, en sonuncusunda da karşı tarafa ses ulaşmadığı için tekrar tamirciye verdim. önce filmini değiştirdi herif, olmadı. sonra mikrofonunu değiştireceğini ve iki saat sonra gelmem gerektiğini söyledi. tamam dedim... gittim tükana. hala uğraşıyorlardı zavallı telefonumla. adam yaptı gibiydi. telefonunum şarjını takıp açmaya çalıştı herif, olmadı. bir kaç kez denedikten sonra oldu. buyur birader dedi. ücretini ödedim ve eyvallah abi, hayırlı işler deyip çıktım. telefonun ilk önce açılmadığından dolayı bu işte bir bit yeniği olduğunu biliyordum. evde telefon dondu. tekrar şarjını çıkarıp taktım. sonunda açmayı başardım. bir gün geçti üstünden. telefon tamamen gitti. tekrar aynı şekilde açmaya çalıştım. olmadı... nefret ve sinirle telefonu yere vurdum. sarj aletine taktım. birden açıldı telefon. yere vurduğumdan ekran pert olmuştu ama. ekranı iyi olsaydı bile telefonda yine sorun çıkacaktı, biliyordum. sinirle ve nefretle telefonu duvara attım. tamircilere lanet okudum. sonra duvara attığım telefonu yerden aldım. ikiye böldüm. şarj aletini, sim ve hafıza kartlarını çıkardım. telefonu parça pinçik ettikten sonra çöpe attım. tekrar tamircilere lanet okudum. internetten ne alsam diye bakıyorum şimdi.
o değil de, çok anım vardı o telefonla be sözlük. dile kolay iki yıla yakın bir birliktelik. nice sevgililerin sesi geldi geçti o telefondan; ama o geçmedi. biricik sırdaşım, bazen en yakın arkadaşımdı. telefonumun ölümü evcil hayvan acısı gibi koydu.