yeni düşler kurmak, yeni evrenler bulmak yolunda, bugünün sanatçısı, bilim adamından çok güçsüzdür. bugün sanatçının yeni diye ortaya atacağı şey, bilimsel kuramların göz önüne getirdiği inanılmaz evrenler yanında pek sönük kalacaktır. bilim adamının düşlerimizi doyuramadığı çağlarda sanatçı, yeryüzünü bozar, değiştirir, düşüncenin sınırlarını zorlar, bir masal evreni yaratırdı. bugünse en şaşırtıcı evren bilim adamının bulduğu. üstelik inandırıcı sayılara, ölçülere dayanan bu evren yanında, sönük bir uydurmanın ne güzelliği olur... denecek ki eski çağlarda da sanatçı, gününün bilgi anlayışı ile sınırlıydı, böyle olmak sanatın yaratıcı gücünü hiç de sarsmaz. evet, öyleydi, daha da ileri gidelim, ilkçağda sanatçı bilgindi de.
atomların havada uçuştukları, şiir gibi de okunabilirdi, bilim gibi de. günümüzün bilimi ise inandırmak, düşüncenin sınırlarını genişletmek... gibi işlerde sanattan yardım beklemek durumunda değildir. bizim sanatçımız, bilimin bulduğundan daha ötesini de uyduramayacağına göre, onun sönük bir taklitçisi olacaktır. sadece yaratıcılığa dayandığını söyleyen yeni sanat için aykırı bir sonuç.
belki günümüzün sanatçısına, yeryüzünün ilk sanatçıları gibi şaşmak kalıyor. şaşmak... artık aylara, güneşlere değil de, elektronlara, protonlara. bilimle kör topal yarış etmektense, bilisiz, ilkel bir davranışa dönmek belki de sanat için son çıkar yoldur.