Liseye yeni başladığım zamanlardı. Babam eve yeni bir radyo almıştı. Kırmızımsı bir şeydi. Ders çalışırken dinler diyerek radyoyu bana verdi. Açtım radyoyu hemen, baktım bir klasik müzik eseri ama ne olduğunu, kime ait olduğunu hiç bilmiyordum fakat eser çok hoşuma gitmişti.(tabi sonradan öğrendiğimde dinlediğim radyo trt radyo 4, eserse beethoven'ın mi bemol major tonda yazdığı piyano konçertosu idi.) işte klasik müzikle tanışmam ilk o zamandı. belki daha önce klasik müzik dinlediğim zamanlarda olmuştu ama bu ilk tanışma sanki aşık olmak , her gün gördüğünüz kızın size o gün bambaşka görünmesi gibi bir şeydi. Artık hep klasik müzik dinler olmuştum çünkü yalnız aşkı anlatmıyorlardı, tek bir duygu yoktu. Her tür duygu ve düşünce hakim idi eserlerde. Zaten başka ne dinleyebilirdim ki. orada burada çalınan ve artık klişe olmuş süslü kelimelerden oluşan şarkıları mı? Asla! Fakat benim klasik müzik dinlemem garip karşılanıyordu. öyle ki yaşıtlarım bana hangi müziği dinlediğimi sorduklarında klasik müzik cevabını verince yüzüme garip garip baktıklarını; bana, sende daha çok arabesk dinleyen bir tipin olduğunu dediklerini gördüm, lakin hiç gücenmedim. Ben hep dinlemeye devam ettim ve bugünle birlikte tam dokuz senedir klasik müzik dinliyorum ve ömrüm yettiğince dinlemeye devam edeceğim. Size de tavsiye ederim dinleyin ve dinlerken de kendinizi kasmayın. Ben ne anlarım klasik müzikten demeyin. Daha en başta önyargılı olmayın. Ayrıca klasik müziği sadece ve sadece entelektüel ve elit insanların dinlediği bir müzik türü olarak görmeyin. her güzel şeye duyarlı olan her insan muhakkak bu klasik müziği de sevebilir. Selametle...