galatasarayın genel olarak iyi oynadığı, diyarbakırın ise aynı fener maçındaki gibi önce iyi başlayıp sonradan pilinin bittiği bir maç oldu. galatasaray tarafından bakacak olursak defansif sorunlar hala devam etmektedir. defansın arasına atılan her top yüreğimizi ağzımıza getiriyor. leo franco güven vermiyor. defans çok hantal. son 2 maçtır takımda mevcut olmayan ayhan akman gibi bir virtüöz!! takıma eklenince orta sahada, özellikle de ilk yarıda sorun yaşayacaktık ki mehmet topal faktörü bunu önledi. linderoth geldiğinde umarım bizi bu ayhan akman belasından kurtarır. çünkü bu adam başımıza (özellikle de avrupa kupalarında) çok iş açar. umarım rijkaard bu adamı sarp ve linderothun yokluğunda zorunluluktan oynatıyordur. bir de barış var tabi. gördüğü kartlar inanılmaz gereksiz olan genelde disiplinsiz ve aklını kullanmadan hareket eden türk oyuncuların gördüğü kartlardandı. umarım rijkaard kendisini uyarır.
orta saha ve hücum gerektiği gibi oynadı. zaman zaman müthiş paslaşmalar izledik. sabır gösterilirse seneye müthiş paslaşan bir takım izleyeceğimizi umuyorum. özellikle de 2.gol'de hazırlanış müthişti. ilk gol'de sabrinin topa gelişine düzgün vurduğunda vurması sabri "ben değiştim" der gibiydi.
ayrıca galatasarayın bu maçta takdir edilmesi gereken bir başka yanıda 26 dakika 10 kişi oynamasına rağmen aklı elden bırakmadan maçı almayı bilmeleriydi.
hakem konusunda da şunu söylemeliyim ki ilk yarıdaki barışın pozisyonu olan yüzde binbeşyüzlük penaltıyı nasıl vermedi anlamadım. neyse ki maçın sonucuna etki etmedi.