asker yolu gözlemek

entry37 galeri
    24.
  1. askere gönderilen sevilen kişinin dönmesini bekleme durumu. al sana zoraki tanım..

    yazarın tamamen subjektif entrysi: tamamen farklı bir psikolojidir asker yolu beklemek. başınıza geleceğini tahmin etmemişsinizdir, çünkü abiniz, erkek kardeşiniz yoktur. kimseyi gidince döneceği zamana kadar bekleyecek kadar çok sevebileceğinize ihtimal vermemişsinizdir daha önce. kimse o kadar değerli olmamıştır ve hiç düşünmemişsinizdir hayatın bu bölümünü..

    hayat yeterince karışıkken, her şey yeterince zorken zaten; zaman gelir.. gönderme zamanı. gitme diyecek olursunuz, hatta dersiniz belki bir kaç kez. kızarsınız, kızar. gitmek onun için daha zor sanır çünkü. hatta çok uzatırsanız 'gitme'leri 'gitmek benim için yeterince zor, bir de sen böyle yapıyorsun! sen anla beni bari!' içerikli azarlarla karşılaşmanız kuvvetle muhtemeldir. susarsınız. anlatamazsınız tam ne hissettiğinizi. zamanı dondurmak istediğinizi, olmazsa eğer zamanı dondurmak onla gitmek istediğinizi. hiç birini söyleyemezsiniz sevdiğiniz giderken. zaten böyle zamanlarda bütün kelimeler sözleşmişler gibi boğazınızdaki o düğüme oturverir. belli etmeden zorluğunu güçlü olmaya çalışırsınız, anlatamadan ona o giderken aslında sizi de götürdüğünü.. gecenizin, gündüzünüzün, hatta tek bir anınızın dahi o yokken onsuz geçmesinin ne kadar zor olduğunu anlatamazsınız. hoş anlatsanız da bu gerekliliktir, gidecektir..

    gider de.

    beklersiniz.. acemilik günleridir. o orda bir şeylere alışmaya çaşışırken siz bulunduğunuz yerde alışmaya çalışırsınız onun artık sizinle aynı yerde olmaması durumuna.. uzaktadır, zordadır, kim bilir nasıl insanların arasındadır, ne gibi zorluklar çekiyordur ve siz onun yanında olamıyorsunuzdur. en çok da bu koyar. belki bu yazdıklarımı bir başkasından okumuş olsam ve daha önce bunu yaşamamış olsam bunlara inanmazdım! 'yok artık!' serzenişi kuvvetle muhtemel olurdu ama; inanın bazı zamanlar 'keşke ben gidebilseydim onun yerine.. en azından aklım onda olmazdı' gibi düşünceler içinde bulursunuz kendinizi. saçmadır. yersizdir. imkansızdır üstelik.. koklamaya kıyamadığınız sevdiğinizi yerlerde sürünürken, sabahın köründe kalkarken, kilometrelerce koşarken, en önemlisi de mutsuzken düşünmek sizi üzse de konuşabildiğiniz kısıtlı zamanlarda bundan bahsetmezsiniz. yansıtmazsınız hayatınızda kötü giden şeyleri, onun olmamasından dolayı çökmüş olan duygu durumunuzu. çünkü askerde olan odur ve desteğe ihtiyacı olan odur.. siz beklersiniz sadece, zaten yapmanız gereken de odur, aklının sizde kalmamasını sağlayarak, destek olarak bekleyebilmek..

    sonra acemilik biter, bir kaç günlük tatil gelir. zayıflamıştır, güneşten yanmıştır.. elleri çatlamıştır bir de.. ağlayacak gibi olursunuz, işi şakaya vurursunuz. nefret edersiniz uzakta olduğunuz için.. elleri çatladı diye üzülürsünüz, endişelenirsiniz yanınızda olan ama bir kaç gün sonra gidecek adam için.. oysaki o daha önceki bilmem kaç yıllık hayatınıda yanınızda olmamıştır.. kim bilir daha kaç zamandır hayatınızdadır da onun için böylesine çok endişelenebilirsiniz.. kendinize en çok şaşırdığınız an, sanırım bunlardan biridir..

    sayılı gün çabuk geçer söylemi sadece tatiller içindir. gelmesiyle gidivermesi bir olur çünkü. bir şey diyemezsiniz. beni de götür diyemezsiniz. hem zaten artık büyümüşsünüzdür, çocuk gibi olmayacağını bildiğiniz şeyler istemek onu üzer sadece.. susarsınız.. çok özledim seni dersiniz tek, güçlü görünmeye çalışırsınız ve bekleyeceğiniz yeni ayların başlangıcını verirsiniz..

    sadece beklersiniz..
    ve beklemek hiç bu kadar zor, hiç bu kadar asil, hiç bu kadar ağlamaklı ama hiç bu kadar güzel olmamıştır.. beklersiniz.. en ufak bir haberle içinizdeki korkuyu anlatmaya kelimeler yetmez. ulaşmak istersiniz, sesini duymak istersiniz.. aslında erkekler sanırlar ki gitmek daha zordur.. kalan olmak daha zordur hep. kalan olmak çaresiz olmaktır çünkü.. kalan olmak bir çatışma haberi olduğunda, ondan ses gelene kadar hiç bir şey yapamadan eli kolu bağlı beklemektir çünkü.. kalan olmak çaresizliktir.. başka da bir şey değildir.. işte siz de tam da başlıkta bahsedildiğini gibi yolunu 'gözlersiniz'.. yaptığınız 'beklemek' değildir çünkü, kelimenin tam anlamıyla 'yolunu gözlemek'tir.. gün saymak, plan yapmaktır.. sabretmektir hayatta ilk kez belki, olmadığı kadar sabretmek.. gidene asla anlatamazsınız onun gidişiyle sizin yaşadığınız yerde de zamanın durduğunu.. aslında gittiği halde her anınızı onunla geçirdiğinizi tam olarak anlatamazsınız. hatta bazen kasten de anlatmazsınız. dediğim gibi, zira zorda olan, askerde olan odur, bir de sizin için endişelenmemesi gerekir..

    velhasıl birileri askere gider..
    birileri yolunu gözler..
    kimileri döner sayılı gün sonra..
    kimileriyse hiç dönemez..
    12 ...