islam dinine saldırmak isteyen birtakım kişilerin, insanları Kuran'dan koparmak ve uzaklaştırmak için öne sürdükleri akılsız ve asılsız iddialardan biridir. Bu akla göre Kuran sadece Araplar'a indirilmiştir ve Kuran'a uymaktan sorumlu olanlar da yalnızca Araplardır. Ancak Kuran'ı bir kez okumuş kimse bile böyle bir iddianın ne kadar saçma ve yersiz olduğunu rahatlıkla fark eder. Bu adamlar hayatlarında bir kere bile Kuran'ı ellerine almadıkları, sadece havadan salladıkları için yapılabilecek birşey yok.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in tüm insanlığa gönderilmiş kutlu bir Peygamber olduğu ve Kuran hükümlerinden kıyamete kadar tüm insanların sorumlu olduğu pek çok ayette vurgulanır. Bunlardan birkaçını burada vermemiz üstteki iddianın anlamsızlığını göstermek için yeterlidir:
Biz seni ancak bütün insanlığa bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Sebe Suresi, 28)
De ki: Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (Peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnızca O'nundur. (A'raf Suresi, 158)
inkarcılar, bilgisiz insanların kafalarını karıştırmak ve fitne çıkarmak için uydurdukları bu iddiayı aşağıdaki Kuran ayetine dayandırmaya çalışırlar:
Biz her elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (ibrahim Suresi, 4)
Ayet çok açıktır. Elçinin gönderildiği toplum hangi dili konuşuyorsa elçi de aynı dili konuşmaktadır.
Bu tarih boyunca böyle olmuştur.
Ancak bu şekilde elçiler Allah'ın vahyini çevrelerindeki insanlara eksiksiz ve kusursuzca aktarabilirler.
Bu sebeple elçiye vahyedilen kitap da elçinin ve kavminin dilinde gönderilmektedir.
Bundan daha doğal bir şey olamaz.
Ancak islama saldırmak için her yolu kullanan bir takım akılsızlar her ne olursa olsun dine uymamak için bu tür bahaneler öne sürerler. Onların bu akılsızlıkları Kuran'da, şöyle haber verilir:
Eğer biz onu Acemi (Arapça olmayan bir dilde) olan bir Kur'an kılsaydık, herhalde derlerdi ki: "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, Acemi (Arapça olmayan bir dil)mi?" De ki: "O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır. iman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kuran), onlara karşı bir körlüktür. işte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir." (Fussilet Suresi, 44)
şunu tekrar belirtelim bu akılsızların anlamaları için:
kuran'ın kusursuz ve eksiksiz olarak insanlığa aktarılması
dinin temellerinin sağlam olarak atılması
iletişim sorunlarının doğmaması açısından
Peygamber, kavmi ve kitabı arasında böyle bir uyum olması zorunludur.
Bu durum tabi ki başka kavimlere mensup kimselerin Kuran'dan sorumlu olmadıklarını göstermez.
bunu yapanların asıl istedikleri de zaten budur.
üzerlerindeki sorumluluktan kaçmak.
ama kaçamazlar.
herkes Kuran ayetlerinden sorumludur, ve ahirette sorulacaktır.