sergüzeşt: evinden, yurdundan, annesinin sevgiyle, şevkatle sarıldığı sıcacık kollarının arasından, acımasızca koparılarak alınan ve esir pazarında satılarak, umut dolu aydınlık hayatı, kapkara bir zindana dönüşen çerkes kızı küçük dilber'in acıklı romanıdır.
rusya'dan hareket edip, istanbul'da tophane limanına yanaşan bir esir gemisinden indirilen küçük dilber, zengin bir ailenin yaşamakta olduğu konağın hanımı tarafından satın alınır.
bu konak artık, küçük dilber'in yeni zindanıdır. konağın taş yürekli, kalbi nasır bağlamış hanımı ise, küçük dilber'in zindancı başıdır.
acı ve üzüntü dolu günler birbirini izlerken her an, annesinin sevgi dolu göğsüne başını dayayıp, annesinin o ruh okşayıcı sesini dinleyerek uykuya daldığı, fakat artık çok gerilerde kalan o güzel günlerini hatırlar ve ruh acıları içinde kıvranıp, bu zindan hayatından nasıl kurtulacağını düşünerek, ucunda ölüm bile olsa bir kurtuluş yolu göstermesi için, tanrı'ya yakarır. ve ölüm; aydınlıkta bile karanlık zindan hayatı yaşayan küçük çerkes kızı dilber için, bir kurtuluş, bir " hürriyet " ifadesidir!