sene 2008 yaşça büyük bir abimiz vardı dünyayı gezmiş son derece kültürlü biri çok az rastlarsınız böylelerine kültürlü derken entel değildi mahalle ağzıyla konuşur çok makara bi adamdı.biz yıne abimizi dinliyoduk 5-6 kişi o konuşuyordu ne konuşuyordu ama dinlemesi insana zevk veriyor ekmek teknesindeki süreklı hikaya anlatan adam vardıya onu alt ediyordu o derece.laf döndü dolaştı gönül meselesine geldi.dedi benım şu saçları görüyomusunuz işte bu saçlar siyahken stres görmemişken kanım sıcak fırlamayken bende çok utanırdım yarime açılmaya sevdiğim insana seni seviyorum demeye.ama yaş dayandı ihtiyar küsürlere geriye dönüp bakıyorum harbi boşmuş çocuklar boşmuş bu utançlar gerçekten boşmuş o kadar acı çekip içine atıp susmak çok saçmaymış dert ettiğim şeyler aslında o zamanda en güzel dertlermiş şimdiye göre.siz siz olun içinize atmayın yanlışıma düşüp virajdan yuvarlanmayın
işte ben bu lafları o sırada çok içten dinliyordum ve harbiden dedım harbiden çok boş yaaa bu çıkma muhabbetleri içine atıp platonik aşk takılma muhabbetleri ve yıl 2009 ben hayatımın aşkını gördüm ve direk içimden geçeni döktüm bu abimizi dinlemeseydım o kadar yaşadığım büyük bir aşkı asla itiraf edemezdim işte böylede özgüven kazanılır sadece dinleyerek bile özgüven kazanılır.
yanı arkadaş sevip içine atan arkadaş bırak bu ayakları at adımını