2-3 yıllık sözlük yazarlığımda hiç nick altı yazamadım. kısmet olmadı bir türlü. ulan dedim benim neyim eksik. girdim online listesine, küçük kuzenimi çağırıp birini seçmesini söyledim. parmağıyla işaret edip 'işte şu' dedi. şanslı kişi carriye roxalina'ydı.
sonra yazılarını okudum. 100 tane okumuşumdur en azından. işimi ciddiye alırım ben. fizibilite raporunu çıkarmak için çok uğraştım. kuzenime dönüp 'aferin lan' dedim. doğru kişiyi seçmiş kerata. yazdıklarının yarısının altına imzamı atabilirdim. diğer yarısına ise kesinlikle katılmıyordum. ancak şunu fark ettim; kesinlikle katılmadıklarım da en az imzamı attıklarım kadar güzel entrylerdi.
ya bende şöyle değişik bir huy var. siyasi görüşüme tamı tamına zıt bir yazıyı da artılayabiliyorum. veya benim tutmadığım bir takım hakkında olumlu şeyler yazanları gördüğümde direk eksiyi yapıştırmıyorum. eğer davasını bilinçli bir şekilde savunmuşsa benim için güzel bir entrydir o. garip adamım kabul ediyorum. ama her zaman söylediğim gibi, özümde çok iyi biriyim.
dün, tam hummalı çalışmamı kaleme alacaktım ki, yazarlığımın silindiğini gördüm. nick altı hususunda lanetlendiğimi düşünürken, hesabım geri verildi bu sefer de. var bir acayiplik ama çözemedim.
neyse, sonuç olarak kendisiyle oturup mantı yedikten sonra, nargileler içilirken 'şşt bak şu konuda yanlış düşünüyorsun' demek güzel olurdu herhalde. belki de olmazdı. belki dedim. kesin bir şey söylemedim.