mükemmel bir öndeyişe sahip hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biri. çoğu kitabın 500 sayfada veremediğini 166 sayfada fazlasıyla güzel veren bir kitaptır ayrıca.
Bir kervancının getirdiği kitabı eline aldı simyacı. kapağı yoktu kitabın ama gene de yazarın kim olduğunu anladı: Oscar Wilde'dı yazar. Kitabın sayfalarını karıştırırken Narkissos'u anlatan bir öyküye rastladı.
narkissos'un kendi güzelliğini her gün bir gölün sularını seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu simyacı. bu delikanlı kendi görüntüsüne öyle vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş.
ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu oscar wilde.
tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçalar oreas'ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu oscar wilde.
- neden ağlıyorsun? diye sormuş oreas'lar.
- narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
- ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
- narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.
- bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık vermiş iyice şaşıran oreas'lar. her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu.
göl bir süre sessiz kalmış. sonra şöyle konuşmuş:
- narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.