"sizin hiç babanız öldü mü ?" demişti süreyya ," benim ki öldü kör oldum " diye henüz babası ölmeden tabutunun başında dikilivermişti . çekebileceği acıyı ve yitiklik duygusunu tezahür edememekten olsa gerek şiire vurmuştu kendisini, şiirin deliliğine.
gerçekten yokluğuyla ışıklarını kapatacak bir babası varmıydı yoksa yokluğunda kör kalmayı isteyecek derecede bir "baba" özlemi içindemiydi bilinmez. süreyya bilir .
ben kendimi bilir kendi babamı konuşurum. hakkında konuşmaktan da bıkmam asla. süreyya'nın babası gittiğinde kör olmuştu benim babamın ışıklarını ölüm söndüremedi.
çünkü babam ışığını hayattan değil , hayatın sahibinden alıyordu tıpkı ölümünde sahibi olan hakikatin kendisinden. bana öğrettiğin herşey için , benimle paketindeki son sigaraları dahi paylaştığın için , beni düşünce yağmurlarında ıslattığın için , beni inanç yolculuğumda yabancısı olduğum iklimlere hazırladığın için, konuştuğun gibi yaşadığın ve yaşadığın gibi konuştuğun için, merhametli olmayı öğrettiğin , yürekteki hakiki bilginin peşinde koşturduğun için, beni sevdiğin ve bütün hatalarınla sevilmeye layık bir baba , bir insan olduğun için teşekkür ederim babacım. yaratanın hayır dualarıyla , rahmetiyle yat.