nazım hikmet ran

entry2956 galeri video22 ses1
    759.
  1. nazım hikmet'in yaşamının türkiye'deki dönemleri üstüne araştırmalar yapar ve düşünürken, 1920'lerdeki, 30'lardaki, genç, pırıl pırıl; tutku, yetenek ve atılganlıkla dolu bir yaşamın, kıskançlıklar ihanetler, aptallıklar, alçakça baskılar ve saldırılarla nasıl örselendiğini, zedelendiğini, kırıldığını gördüm. inançlarının sağlamlığı ve yeteneğinin büyüklüğüyle, yıkılmadığını, en zor koşullarda da devce eserler ortaya koyduğunu, bu anlamda sapasağlam ayakta kaldığını biliyoruz. fakat özel yaşamının kırıklarla dolu olduğunda kuşku yoktur...

    hayatındaki iki kadın üzerinde de çokça düşündüm: piraye ve münevver hanım'lar... piraye hanım, 12 yıl, 1938'den 1950 ortaların kadar, onun hapisten çıkmasını beklemiş olan eşidir... nazım'ın hapisten çıkmasına çok az bir zaman kala ayrıldılar. (nazım piraye hanım'ın gittikçe artan ilgisizliğinden, hapishaneye seyrek gelişlerinden yakınıyordu ve bu arada münevver hanım'a aşık olmuştu.) ayrıldıkları 1950 yılından birkaç ay önceki ölümüne kadar, piraye hanım (yakın aile çevresi dışında) denebilir ki bütün dünyaya kapalı bir yaşam sürdü. nazım'a küskün olduğu, onu hiç bağışlamadığı biliniyordu, fakat hiçbir yerde hiç kimseye nazım'la ilgili olumsuz bir söz söylediği işitilmedi.

    münevver hanım, akrabası nazım hikmet'i bursa hapishanesi'nde ziyarete gittiğinde evli bir kadındı ve bir kızı vardı. belli ki hayatının bir buhran dönemindeydi. nazım hapisten çıktığında evlendiler ve oğulları memet doğdu. nazım yurtdışına çıkmak zorunda kaldıktan sonra, küçük bir çocukla, yoksulluk ve polis baskısı koşullarında yaşadığı, arkadaş kahpeliği ve belki bazı zaaflarla da gölgelenen hayatı bir karabasan olmalı. yıllar sonra yurtdışına çıktığında bu kez polonya'da güç koşullarda yaşadı. sonra, yine çok da kolay olmadığını tahmin ettiğim koşullarda paris'te yaşamını sürdürdü. nazım hikmet'in, yaşar kemal'in eserlerinin fransızcaya çevrilmesinde çok büyük emekleri geçti...

    münevver hanım'ın evliliğini bozduğu ya da yaşamını nazım'la birleştirdiği için acaba pişmanlık duyduğu oldu mu? hayatında başka pişmanlıkları oldu mu? hayatı tutarlı ya da kırık bir hayat mıdır? yanıtlaması oldukça güç sorular...

    nazım hikmet'in ünlü şiirlerinden birindeki dizelerle bitirmek istiyorum:

    "insan oğlunun ömrü
    belki lüzumundan fazla kısa
    belki lüzumundan fazla uzun;
    ve neden dolayı insanlar
    şu tabakta yatan uskumru kadar mahzun?
    bir tek daha içelim..."
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük