özellikle altını çizilmesi gereken birkaç isim var. ismail köybaşı, fabian ernst, fink. ismail'in attığı golden ziyade ortaya koyduğu futbol ve bir ara sol kanadı otobana çevirmesi hakikaten takdiri hak etmiştir. senelerdir ibrahim üzülmez'den kimse alamıyordu sol kanadı ama bu sefer ismail böyle giderse uzun seneler beşiktaş'ın sol bekçisi olabilir. fabian ernst zaten beşiktaş'taki ender istikrarlı futbolculardan birisi. bu maçta da harikulade bir oyun çıkardı. ilk yarıda ki attığı şut gol olsaydı çok daha fazla konuşulabilirdi. fink'in daha çok defansif özelliğini konuşturduğu bir maç oldu, yerinde hamlelerle güzel işler çıkardı.
şunun da altını çizmeliyim ki, beşiktaş ilk yarı gayet de iyi oynadı. hele ki gole kadar müthiş bir baskı kurduk. ama ikinci yarı özellikle 1-0'ı kabullenip geri çekilen bir takım vardı, bu olmadı. tabata'nın kaçırdığı 2 net pozisyon, ekrem'in kaçırdığı pozisyonlar ve aynı şekilde nobre'nin kaçırdıkları, bugün bu maçın çok farklı bir şekilde konuşulmasını sağlayabilirdi, ama olay böyle olmuyor tabii.
bobo'yu tahmin ediyorum ki ( ya da umuyorum inşallah öyledir ) wolfsburg maçına sakladı mustafa denizli, çünkü bu maçta, son 10 dakika kala almanın başka bir açıklaması yoktur herhalde. salı günü göreceğiz.
en azından hücümda sıkıntılar çeksekte defansımız fazlasıyla güven veriyor. hücüm'un düzelmesi, bobo'nun istikrarlı futboluna bakar. holosko ve delgado'nun sakatlıklardan çıkıp takımına kavuşması tam manası ile eski bol gol atan bir beşiktaş sahalara sunabilir.
o değil de tello çok kötü. bütün topları ezdi. eski tello'dan eser yok. nerede o şahane ara pasları, ince pasları, güzel şutları, oyun kurucu özelliği... eser kalmamış, umarım tez zamanda formuna kavuşur.
önemli olan 3 puan almaktı, aldık, mutluyuz. son dakikalarda çok strese girmiş olsakta alıştık artık.