bir umut kıvılcımı arıyor gözleri. belki kendi canı olsaydı tonlarca yığının altında bu kadar acı çekmezdi. bir ışıltı arıyor gözleri,bir umut... sesimi duyan var mı?
ilerliyorum dehşetin savurduğu tozların arasında.bir çocuk gördüm yıkılmış bir evin yanıbaşında. duyguları belirsiz,ağlamak istiyor ama şaşkınlığından ne yapacağını bilemiyor ve öylece oturuyor yerde. gözleri buğulu ve körpe aklı olayları kavramaya çalışıyor. bilmiyor 4 yaşında 40 senelik işkence çektiğini. nasıl olmuşsa o orada ve annesi,babası yok yanında. aralarında sadece beton yığınlar var ve o biliyorki bu birkaç beton parçası onları ayırmaya yetmez. onlar sadece biraz uzağında o kadar. sadece göremiyor onları. biraz sonra gelecek ikiside biliyor.
geçiyorum bu fotoğrafı ve devam ediyor mecburen ayaklarım yığınların ortasında. o küçük kıza yardım ettiklerinden emin olduktan sonra. saatin kaç olduğu umurumda değil ve zamanında bir önemi yok zaten buradaki can pazarında.
ağlamanın oluşturduğu boşalmışlık ve tepkisizlik kaldı vücudumda. ne hissetiğimi bilemiyorum ama benimkinin ağlamak olmadığını, ağlayan insanlara baktıkça görüyorum. benim canım ve canımın bağlantıları hala sağlam bütünüyle. ama onların çektiği acıyı hiçbir zaman anlayamayacağım belki. çok yorgunum. kaç saattir yardım ekipleri ile beraber çalıştım bilmiyorum ama olaylara daha faydalı olabilmek için biraz dinlenmem gerektiğine birilerinin beni ikna ettiğini hatırlıyorum.
yıkılan sadece cansız nesleler olsa keşke, malesef birçok şeye neden oluyor bu yıkılmalar. canlar, umutlar, sevinçler , mutluluklar , hayatlar , insanlar , güzellikler yıkılıyor...