altı yedi yaşlarında, anaokulu çağlarında bir çocuk şekerlemelerin olduğu bölümdeydi. benimle birlikte bir kaç müşteri daha vardı markette. daha doğrusu market ile süpermarket arasında, kıvamında bir yer. her neyse alışverişimi bitirdikten sonra kasaya doğru yöneldim. en önde her halinden üniversite öğrencisi olduğu belli olan berduş kıvamındaki genç vardı. dört veya beş şişe birayı kasanın önündeki tezgaha koydu. o sırada ışığın etkisiyle parlayan biraya çocuğun gözü takılmıştı. dikkatlice çocuğu incelemeye, psikolojisini algılamaya çalıştım. aradan çok az bir süre geçti. çocuk annesine elinle birayı göstererek soruyu yöneltti;
o sırada yüzsüz ve bir o kadar şeref yoksunu esnaf para üstünü vermekle meşgul idi. tam o sırada çocuk tekrar duruldu. bu kez poşet israfı olmasın diye tüm şişeleri tek poşete koydu. şişeler birbirlerine çarpmakta, sesler çıkarmaktaydı. çocuğun aklına tekrar gelmişti. yine olumsuz cevaplar yüzüne tokat gibi çarpmıştı.
oysa çocuğun yanında alkol satışı olmasaydı çocuğun bilinç altına bira gibi bir kelime yerleşmeyecekti. lise çağlarındayken zamanında alınmayan biranın acısını çıkartırcasına alkolik bir görüntü sergilemeyecek, daha efendi bir birey olacaktı. burada dikkat etmek isteğim husus alkolün satışından çok, onu yüzsüzce satan esnafın ne kadar bilinçsizce, ne kadar cahilce davranmış olduğudur.