Yıllardır saçma sapan bir şey olmasına rağmen bir takım kesimin ses çıkaramadığı, sistemi değiştirmediği, herkesin bir şekilde idare ettiği, ancak bugün bu silahın alehlerine karşı dönmesi ile o kesimin büyük tepkisini gösterdiği sistem...
eee bugüne kadar siz çoğunluğun tercihine saygı göstermezseniz, yeri geldiğinde 1 oy alan kişinin atanmasına ses çıkarmazsanız, öğretim üyesi dışında üniversite bünyesinde çalışan kişileri yok sayarsanız, "gün gelir hesap döner" kuralı devreye girdiğinde hiç ağlamayacaksınız.
nasıldır bu sistem öğretim üyeleri (yrd.doç. ve üstü) giderler sandık başına oylarını kullanırlar, ilk bakışta "ne kadar demokratik bir sistemiş" gibi görünür, ama daha işin başında çarpıklık başlar, öğretim üyesi olmayan yani yrd.doç. altı olan, öğretim görevlisi, araştırma görevlisi, idari personel, hizmetliler bu işin dışında tutulur, yani üniversitede söz sahibi olmak için siz öğretim üyesi olmak zorundasınız yoksa sizin bazı şeylerde hakkınız yoktur. bu olay, ilkokul da sınıf başkanı seçiminde sınıfın haylaz, tembel veya notu orta derece olan öğrencilerin oy kullanmasını engellemeye benzer. halbuki seçilen(daha doğrusu atanan) rektör tüm çalışanların rektörü değil midir? yoksa sadece öğretim üyelerinin hizmetinde midir? bu yanlış biiir.
neyse öğrtim üyeleri kullandılar oylarını, diyelim ki prof. dr. hüdede hedüdü en çok oyu aldı, seçildi mi? hayııır, bu hüdede hedüdü ile beraber en çok oyu alan 6 prof. çıkarlar yök heyetinin karşısına, eee beee kardeşim o zaman seçim tantanası niye yapıldı? seçim olmadan direk 6 kişiyi seçselerdi de gönderselerdi yök'e, yapılan masraf, öğretim üyelerinin zamanından çalınma, bir sürü bürokrasi ve detay, neyse bunlar çıkarlar yök'ün huzuruna tek tek hesap verirler. yök "ne yapacaksın bakalım rektör olunca" der, rektör adayları da tek tek "şunu şunu yapacam, bunu bunu yapacam, bunu bunu yapmayacam, bunu bunu yaparsam iki gözüm önüme aksın, ölümü görün..." şeklinde hesap verir, sonra yök bir oylama daha yapar ve 6 adayı 3 e düşürür. burada en çok oy alan prof. telef olacağı gibi, sırf 6 kişilik liste dolun diye sadece kendine oy atmış, yani 1 oy almış prof. bir anda ilk 3 te kendine yer buluverir. Peki iş burada biter mi, hayııır. yanlış etti ikiiiii.
bu 3 seçilen çankaya'ya gider, bu listede birinci sırada olan aday atanır mı, hayııır, cumhurbaşkanı ile yakın olan, fikirleri ile aynı olan düşüncedeki prof. adayı atanıverir. o prof. isterse üniversitedeki seçimde 1 oy alsın, isterse yök'ten gönderilen listede 3. sırada gitsin, zerre kadar önemi yoktur, cumhurbaşkanı tarafından atandı mı iş biter. yanlış üüüüç...
sonra da niye dünyada ilk 500 üniversite arasında türk üniversiteleri yok, neden teknolojimiz, bilimimiz bu kadar geri diye hayıflanıyoruz.
peki bu yanlışlar nasıl düzeltilebilir, üniversitelerimiz nasıl dünya seviyesine gelebilir, işte benden nacizane tavsiyeler:
1. öncelikle öğretim üyesi ve öğretim üyesi olmayan farkı aradan kalkmalıdır. evet sadece prof. dr. lar rektör adayı olmalı ama oy kullanma hakkı da genişletilmelidir. o üniversitede çalışan kadrolu, yıllarını kurumuna vermiş kişilerin de oy kullanması sağlanmalıdır(bunda belli bir kriter getirilebilir mesela en az 5 yıl hizmette bulunmuş öğretim görevlisi veya en az 10 sene hizmette bulunmuş teknisyen veya hizmetli gibi, tabii ki daha dün başlamış bir elemana da oy hakkı verilmesi saçma olur). çünkü seçilecek rektör tüm çalışanların rektörü olacaktır, sadece öğretim üyelerinin değil. seçimler sadece belli bir merkezde değil her birime sandık konularak, kişinin kadrosu hangi birimde ise o birimdeki sandıkta oyunu kullanmalı(mesela x üniversitesinin y ilçesindeki meslek yüksekokulu'na sandık konulmalıve sadece o sandıkta o yüksekokulda çalışan kadrolu elemanlar oy kullanmalı veya rektörlük kadrosunda olan elemanlar rektörlükte kurulacak sandıklarla oy kullanmalılar, gibi...) ve seçimler derslerin olmadığı gün olan Pazar günü yapılmalıdır(tabii ki o pazar günü ösym veya açık öğretim sınavlarına da denk gelmemelidir).
2. yök seçimlerde sadece denetçi olarak görev almalıdır, onun da nedeni seçimin sağlıklı işleyebilmesi, herhangibir hile, aldatmaca yaşanmaması içindir. hangi üniversitede seçim olursa yök o üniversitenin tüm birimlerine elemanlarını göndermeli ve o elemanlar seçimin sağlıklı bir şekilde işleyip işlemediğini kontrol etmelidirler. eğer bir usulsüzlük veya bir kuralsızlık varsa o zaman müdahale etmelidirler.
3. seçimde en çok oy alan aday, tartışmalara yer vermeyecek şekilde, eğer yök temsilcileri seçimin kurallara ve usule uygun olarak yapıldığını onaylarlarsa, ertesi gün(yani pazartesi sabahı oluyor) veya üniversitenin büyüklüğüne göre en geç 2-3 gün içinde de olabilir, devir-teslim töreni ile görevine başlamalıdır. yok adayların yök'e gitmesi yok cumhurbaşkanı'nın ataması gibi saçmalıklara son verilmelidir. böylece cunmhurbaşkanı'nın üniversiteler üzerindeki yetkisi tamamen kaldırılacaktır. bu ayrıca yeni rekörün zaman kaybetmeden görevine başlamasına neden olacağı için üniversitede işler çabucak yürümesini sağlayacaktır.
çözüm benim önerdiğimdir, daha iyi çözüm fikri olan varsa buyursun yazsındır...