hayır, tam olarak nefret de değil, bir tiksinme hali ve kendini göremediğinde ürperten korku. "neredeyim lan ben?" diye sordukça da içini kemiren o tuhaflıklar -belki de içinde büyttüğün kimsesizlik hissi- sürekli bir sonrakini bekleme nöbetlerinde.
daha çok olsun, için dışından büyük nasılsa. ve o tahribatın sahibi olduğunu görebildiğinde dinecek hepsi. ne kemiren kalacak içinde ne kemirilen bir parça. sadece boşluk! böylesini dilememeli insan.
"hiçlik" kemiren tuhaflıktan beterdir. hiç değilse, bir "şeyler" var kemiren ki, hissettiklerin aslında ağrı değil. tuhaflık dediğin bir güzelleme.
kıymetli.