şimdi ben olayın hayati bir noktasına parmağımı basmak istiyorum. mustafa kemal atatürk'ü sevmeyenlerr denilince tabi her kafadan bi ses çıkar. bana sorarsanız mesela kimse sevmiyor atatürk'ü. kimisi onun şanından yararlanmak için seviyor gözüküyor, başkalarını da onu sevmemekle itham edip ellerini kollarını bağlıyor, kimisi gerçekten sevmiyor ve bunu her fırsatta ima ediyor (dile getiremez tabi, malum. irtica hortluyor, türkiye iran oluyor öyle olursa.), kimisi de sevmiyor ama bunu belli etmek istemiyor, bazısı da seviyor ama neden sevdiğini kendisi de bilmiyor. bu sonuncusu aynı eğitim sisteminden çıktığımız için bizde fabrika ayarı. sonradan kullanıcının ihtiyaçlarına göre değiştiriliyor. çoğunluk burada ve bana göre en tehlikeli alt grubu bunlar atatürk'ü sevmeyenlerin. bu sınıflandırmamın bazı istisnaları da var tabi ama onlar sönemsenmeyecek kadar azlar. sıfır kabul ediyorum o yüzden.
tabi bunlar benim iddialarım, benim gibi başkalarının da iddiaları olduğunu ve bunların benim iddialarıma benzemek zorunda olmadığını göz önünde bulundurursak nasıl bir karmaşanın hakim olacağını bi düşünün. işte bu karmaşa yaşanmasın, atatürk'ü sevmeyenler deyince herkesin aklına aynı kesim gelsin (bu çok önemli) diye bunun kriterlerini belirleyen, kendini bilimsel yönteme ve sebep sonuç ilişkilerine adamış, herkesin saygı göstediği bir kuruma ihtiyaç duyulmuş. atatürk'ü sevmeme standartları belirleme kurumu gibi. hali hazırda var olan ve atatürk'ü en çok seven bir kesim de bu kurumun başına getirilmiş. hepimiz biliyoruz bunları. atatürk'ü sevmeme kriterleri o zamandan beri bu insanlar tarafından belirleniyor. temel özelliklerini sayacak olursak, vatanseverler bi kere. sonra mertler, dürüstler, atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılar. müthiş insanlar bunlar. tek kötü yanları var sinirlenince be hey dürzü diyolar.
hasılı, diğeceğim odur ki, sen "bunlar atatürk düşmanları" diyemiyosun kafana göre. o işin de ehli var.