lan arkadaş biz ne sikim bir memlekette yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş. en azından benim yokmuş.
eşkıya dağdan insin. karşılamak için günlerce öncesinden hazırlıklar yapılsın falan. daha da yetmez herifler dağdan indi yorgundurlar, mahkemeye kadar zahmet etmesinler, biz hakimleri ayaklarına götürelim diye maaşını benim ödediğim hakimi deposunu benim doldurduğum helikopterle habur'a kadar götürsünler. ne ala iş lan? hayırdır beyler. siz kimden yanasınız?
mahkemeye allah kimseyi düşürmesin. ben daha onyedi onsekiz yaşlarımda bir defa şahitlik sebebiyle mahkemeye çıkmıştım. tabi o zaman askerlik yapmadığımızdan esas duruş falan bilmiyoruz. gayri ihtiyari ellerimi arkama bağlamışım da hakim kadın bana çıkışmıştı." doğru düzgün dur be, mahkeme salonu burası."
şimdi ben bu haberleri okudukça o hakime ve adalet sisteminin kulaklarını çınlatıyorum bol bol.
şahit diye, adalete yardımcı olma misyonundaki adama yaptığı muamele ile dağdan inen eşkıya bozuntusuna yaptığı muameleyi kıyaslamak insanı uçsuz bucaksız buhranlara sokuyor.
şimdi o hakime karşımda olsa da sorsam. orası ne salonu? mahkeme mi tiyatro mu?
--alıntı--
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan helikopterle dört özel yetkili cumhuriyet savcısı ile bir ağır ceza mahkemesi hakimi Habur'a götürülmüştü
--alıntı--
