sadece şunu söyleyebilirim. dedemin gecekondusudur ankara.
şu yanlışı göz önüne sermekten vazgeçin. ankara ile istanbul, izmir karşılaştırılmaz. boğazdaki yalı, kordondaki nem kokulu ev değildir ankara. dedemin zoraki gecekondusudur. istanbul gibi monarşinin, izmir gibi tüccar zenginlerinin başkenti değildir. ankara zengin bir devletin, bir başka toprağı fethinden sonra başkent olmamıştır, aksine, fakirliğin, hastalığın, savaşların, dulların, yetimlerin, sakatların, zorluğu sinesine çekenlerin başkentidir ankara. ya sabır başkentidir, çilehanedir ankara. çünkü başkent olduğunda elinin altındakiler, yıkılmış bir imparatorluğun yetim kalmış çocuklarından başkası değildir. bu yüzden soğuktur ankara. kadere inat yaşamaya çalışanların şehridir. adı kara, sureti gridir bu şehrin. dedemin piriket duvarları gibi bir gecede dikilivermek zorunda kalmışlığın zoraki büyümesiyle çırpınmaktadır. ankara ezilmiş, yılmış, bezmiş, hasta bir anadolu insanıdır.
ama inadına yaşar ankara. inadına ve yalnızlığın çığlığıyla yaşar. 1923 senesinden bu güne hala çocuklarının yırtık paltosunu yamar, borç alır borç öder ankara. türk'ün kara yıllarını namuslu bir zevce gibi omuzlarında taşır.
iftarı beklemektir ankara. çok şükür diyerek ağzına borçsuz lokmasını attığı gün çektiği cefaların karşılığını kat be kat alacaktır. ankara bize bir evlik yer bırakan fukara dedemdir.